Ülkemizde antik çağlardan beri işletilen ve hala büyük bir öneme sahip bulunan bakır dağınık yataklar halinde olup çok sayıda işletmeden elde edilir. Günümüzde elektronik ve elektro teknik sanayinde ,uçak ,motor, ev aletleri yapımı başta olmak üzere bir çok sanayi dalında yaygın olarak kullanılan bir madendir. Evim, güzel evim: Evde sağlıklı aydınlatma. Yirminci yüzyıl boyunca, aydınlatma tasarımcıları, konut ortamları için akkor flamanlı ışık kaynaklarını kullandı çünkü bunlar, rahatlatıcı bir ortamın yanı sıra, yüksek kalitede renksel geriverim özellikleriyle görsel bir rahatlık sağladılar. Ne yazık ki, artık Dörttemel unsurdan biri olan ateş, kâinatı meydana getiren en büyük güç ve enerjilerdendir ve pek çok tradisyonda yeri olan kutsal bir semboldür. Çeşitli geleneklerde sembolize ettiği anlamlar incelendiğinde çoğunlukla ruhla, ‘gerçek olan’la, sezgisel bilgiyle, ilahi olanla, arınmayla, dönüşümle, güçlü oluşla, enerjiyle, ruhsal hiyerarşiyle, ıstırapla Işık kaynağı olmayan cisimlerden bazıları ışık kaynaklarından aldıkları ışığı yansıtırlar.Biz onları ışık veriyormuş gibi görürüz.Örnek olarak ;Ay ışık kaynağı değildir, güneşten aldığı ışığı yansıtır. Işığı yansıtan cisimlerde ışık kaynağı gibi davranırlar ama ışık kaynağı değildirler. Bilhassa Türkiye gibi kilit bir ülkede bu tür dönüşümler daha sert ve ani gelişmektedir. Çünkü Türkiye, tabiri caizse bir “kapı” görevi görmektedir. Bunca yüzyıldır birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu topraklar, eski çağlardan beri ciddi dönüşümlere ev sahipliği yapmıştır. pCDuyN. Türkçe - İngilizce İspanyolca - İngilizce Almanca - İngilizce Geçmiş "çok eski çağlardan beri mücevher olarak kullanılan bir taş türü" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları 1 sonuç Kategori Türkçe İngilizce Mining 1 Maden çok eski çağlardan beri mücevher olarak kullanılan bir taş türü lazuli i. Pronunciation of çok eski çağlardan beri mücevher olarak kullanılan bir taş türü Terim Seçenekleri Ünite 5 Renk Işık ve Renkle İlgili Yapılan Çalışmalar Fizik derslerinden hatırlanacağı gibi, eğer güneş ışınlarıyla dünyamızı aydınlatmasaydı, bildiğimiz yaşam olmayacaktı. Kolaylıkla yapılan bir deney olan gün ışığının prizmadan bu prizma yerine su damlası da olabilir geçirilmesi sonucu ışın, renkli ışın demetlerine dönüşmektedir. Bunlar sırasıyla kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert indigo-çivit mavisi ve mor renkleridir. Güneş ışığını oluşturan bu renklere ana renkler denir. Renkler çok eski çağlardan beri simgesel ve sembolik bir iletişim aracı olarak kullanılmıştır. İlk olarak Eski Çağlarda, yaşanılan mağaralarda duvar resimleriyle karşılaşılmaktadır. Bu mağara resimleri bazıları için resmin, bazıları için güzel sanatların, bazıları içinse iletişimin başlangıcını oluşturmaktadır. Lascaux, Altamira ve daha birçok mağara duvarlarında bulunan renkli hayvan figürleri, rengin kullanımına ilk örnekleri oluşturmuştur. Renklerle ilgili bilimsel çalışmalar içinde ses getiren ilk çalışma, 1666 yılında ünlü fizikçi Isaac Newton ’un ilk renk dairesiyle başlar. Sistematik bir sınışandırma çalışmasıdır. Çalışmada gün ışığı prizmadan geçirilerek onu oluşturan yedi temel renk bulunmuştur. Bunlar; kırmızı turuncu sarı yeşil mavi lacivert indigoçivit mavisi mor Yapılan bu deney tersine işletilmiş ve ayrışan bu renkler yine bir prizmadan geçirilerek beyaz ışığın oluşumu tekrarlanmıştır. Newton, bu deneyinde gözlemlediği yedi renge spektrum solaers güneş tayfı adını vermiştir. Aynı zamanda bu renkleri saf olarak nitelemiştir. Çünkü gün ışığını prizmadan geçirdikten sonra ayrışan renkleri tek tek prizmadan tekrar geçirdiğinde ayrışmadığını gözlemlemiştir. Bununla birlikte bu renkler, temel renkler veya meydana getirilemeyen renkler olarak da adlandırmıştır. 1731 yılında Jacob Christoph Le Blon , pigmentlerden oluşan boyaların temel renklerinin Kırmızı Sarı Mavi olduğunu bulmuştur. Onun bu çalışmaları, çağdaş baskı teknikleri alanında öncü olarak kabul edilmektedir. Albert H. Munsell 1858-1918 yılları arasında yaşamış Amerikalı ressam ve sanat eğitmeni. Modern renk koordinat sisteminin temelini atmıştır. Rengin sayısal analizini sağlayan kişidir. Çalışmaları arasında “A Color Notation” 1905 “Munsell Color Atlas” 1915 sayılabilir. Munsell rengi; Üç bağımsız değişken özton hue Ton değeri value Doygunluk chroma ile tanımladı. Johannes Itten ise renk seçimleri için önemli kabul edilebilecek olan zıtlıklarla ilgili yöntemler üzerinde çalışmıştır. Bu alanda ilklerden biri olarak kabul edilmektedir. Renk zıtlıkları ya da tamamlayıcı renk şemaları olarak da adlandıralan bu yöntem, renklerin birarada kullanımı, başarılı renk birliktelikleri ve uyumu temeline dayanmaktadır. Günümüzde renk ile ilgili birçok kuruluş ve sivil toplum örgütü bulunmaktadır. Yapılan araştırma ve üretimlerle ilgili küresel çapta belirli standartlar geliştirilmesi, rengin kullanımını bilinçli bir biçimde yapılmasını sağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında renk ile ilgili ölçümlerde en çok kullanılan sistem Uluslararası Aydınlatma Komisyonu’nun CIE kabul ettiği sistemdir. Renk Tasarımcılar tarafından biçimlendirilen her ürün, belirli bir form ve malzemeye sahiptir ve şu şekilde ifade edilebilir Her türlü varoluşun yapılaşmasını ve görünür kılınmasını sağlayan örgütlenmedir. Renk gözle algılanan bir ışık etkisi olarak kabul edilmektedir. Bulunduğu ürünün ya da malzemesinin ışıkla etkileşimi sonucunda algılanır. Işığın nesne üzerine düşmesi, sonrada yansıması sonucu oluşan ileti, gözümüz aracılığıyla beyne yollanır. Rengin kullanımı her zaman kişisel beğeniler, etkileşim ve tarihsel edinimlerin sonucunda oluşmaktadır. Tasarlanan nesnelerde bilinçli ve dengeli yapılmış bir renk seçimi, hem psikolojik, hem estetik, hem de algısal nitelikleri içereceğinden tasarımın evrensel nitelikler kazanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenlerle, renk kavramını sadece fiziksel değil fizyolojik ve psikolojik açılardan da irdelemekte yarar vardır. Fiziksel Açıdan Renk Rengin fiziksel yapısını görebilmek için Newton’un deneyini tekrarlamak gerekmektedir. Bu deney sonucu ortaya çıkan renk tayfı insanın görme sınırlarını da tanımlamaktadır. Görünen ışığın dalga boyu yaklaşık 400-700 nm sınırları arasındadır. Kızılötesi, morötesi kavramları bu görme sınırlarının dışındaki algılanamayan bölümler için kullanılmaktadır. Kızılötesi-Morötesi Ultraviyole ve infraruj ışınları, insaların göz retinasını uyarmaması nedeniyle görülemezler. Renkler, renk tayfında belirli bir konumda yer alırlar. Bu konum ölçülerle ve sayılar aracılığıyla belirlenebilir. Işığın dalga uzunluğu ve oranı, rengi nitelemek için temel veriyi oluşturmaktadır. Fiziksel açıdan renk türü, titreşimdeki ışık dalgalarından oluşmaktadır. Bu renk-ışık dalgaları değişik uzunluktadırlar. Dalga Boyu kısaca şu şekilde ifade edilebilir Kırmızı, turuncu ve sarı ilk önce fark edilen ve önceden görülebilen bir özelliğe sahiptir. Bunun nedeni dalga boyudur. Pigment Varoluşların görsel yapısını oluşturan maddelere pigment denilmektedir. Pigmentler, renkleri oluşturan moleküllerdir. Genellikle, nesnelerin dış yüzeylerinde bulunarak renklerin oluşmasını sağlarlar. Renklerin oluşmasında da pigmentlerle ışık arasında bir ilişki bulunmaktadır. Güneş ışınları, canlılarda ve nesnelerde renk molekülü olarak bilinen söz konusu pigment molekülleri için önemlidir. Örneğin, çiçeklerde ve yapraklarındaki renk çeşitliliği, yapılarında bulunan pigment moleküllerinin ışığa verdikleri tepkidir. Pigmentler, Boyaların tersine sıvılarda çözünmezler. Sıvılar içinde süspansiyon şeklinde dağılırlar. Bir tuz, tuzlar karışımı, oksit veya metal olabilir. Doğal pigmentler doğada bulunan ve doğal yollarla elde edilen pigmentlerdir. Toprak, kil, ağaç kabuğu, bitki kökü, meyve, yemiş gibi organik varoluşlar belirli bir işlemden geçirildikten sonra pigment elde edilmektedir. Organik pigmentler, suda ve yağlarda çözündüğünden boyalarda kullanılabilmesi için, bazı işlemlerden geçirilmesi gerekir. Doğal Işık Işık, diğer olgulardan daha farklı bir konumdadır. Çünkü çevremizde yer alan her türlü varoluşun, görünmesini sağlayan en temel öğedir. Bir gerekliliktir. Olmaması durumunda görme eylemi gerçekleşemez. Işık olmadan ne bir form, ne formun öğeleri, ne de renk, doku gibi nitelikler görülebilir. Bu nedenle her ne biçimde olursa olsun, görmek için ışığa gereksinim vardır. Doğal ışık kaynağı güneştir. Güneş, beyaz ışık dediğimiz her türlü rengin niteliğini, tam ve olması gerektiği gibi göstermektedir. Ancak, güneşin durumuna göre, örneğin günün ilk saatleri ile günün son saatlerinde güneş ışınları dünyamıza açılı olarak gelir. Bu durumda çevreyi aydınlatan ışık beyaz ışık değildir. Yapay Işık ve Aydınlatma Doğadaki örneğine benzetilerek insan eliyle yapılmış, üretilmiş aydınlatma öğeleriyle ışık elde edilebilmektedir. Bunun için, yine kendinin ürettiği enerjiyi kullanarak bunu ışık enerjisine döndüren aygıtlar kullanılmaktadır. Yapay ışık kaynakları, işte bu aydınlatma öğeleridir. Gün ışığının yeterli olmadığı ya da hiç olmadığı durumlarda kullanılmaktadır. Renk Sıcaklığı Renk sıcaklığı ışığın rengidir. Işık kaynağından gelen rengin niteliğini belirlemek amacıyla kullanılmaktadır. Işığın miktarı ile bir ilgisi yoktur. Işıktaki renk sıcaklığı arttığında yani Kelvin K derecesi arttıkça, mavi ve mavi tonları artmaktadır. Işıktaki renk sıcaklığı azaldığında, yani Kelvin derecesi azaldığında, kırmızı ve tonları artmaktadır. Aydınlatma ile ilgili yapılan araştırmalarda, renk sıcaklığı yüksek olan ortamlarda insanların daha iyi bir görsel keskinliğe sahip olduğu belirlenmiştir. Işığı oluşturan bütün renklerin renk sıcaklıklarına göre üç ana grupta toplanmaktadır. Sıcak beyaz 3300 K ve altı Doğal beyaz 3300-5000 K Gün ışığı beyazı 5000 K ve üzeri Rengin Yapısal Özelliği Bir rengi diğer renklerden ayıran ve sahip olduğu görselliği farklı kılan o rengin yapısal özellikleridir. Rengin tanımlanmasını sağlayan bu özellikler özton, ton değeri ve doygunluktur. Renk tanımlanırken bu üç değer hem baskın rengin belirlenmesinde hem de renk seçme sürecinde tasarımcının en önemli araçlarından olacaktır. Özton-Renk Hue Tanımladığımız rengin adıdır. Renk özü olarak da adlandırılmaktadır. Birincil, ikincil ve üçüncül renkler özton değerleri ile adlandırılırlar. Berraklık-Doygunluk Chroma-Saturation Rengin saflığı ve berraklığı ile ilgilidir. Rengin içindeki özrengin saflığı ve güçlülüğünün ifadesidir. Bu oran, saflaştıkça renk parlaklaşır. Tam tersine saflığını kaybettikçe donuklaşır. Ton Değeri-Aydınlık Value-Brihtness Bir rengin açıklık veya koyuluk derecesini gösterir. Bu derece öztona eklenen siyah ve beyaz rengin oranı ile ilgilidir. Fizyolojik Açıdan Renk İnsanlar için ışık yaşam kaynağıdır. Konumuz açısından da ışık, insanların görmesini, algılamasını ve çevresindekileri tanımlayabilmesini sağlayan bir olgudur. Kararlarımız, duygularımız ve davranışlarımız bunu izlemektedir. Bu nedenle önce görmek, görebilmek için de ışığın varolması gerekmektedir. “Renk ışıkla görülebilir. Işık olmadan rengin varlığından söz etmek olanaksızdır. Renk, mekânsal veya geçici ışık özelliklerini içerir. Işık, gözün retinasının uyarılmasından kaynaklanan ve görsel algılamalar aracılığıyla bir gözlemcinin farkına vardığı ışıksal enerjidir” Hardeberg 1999. Rengin algılanması sürecinde, bireyin sahip olduğu nitelikler, bu algıyı farklılaştırabilir. Form algısından farklı olarak renkler, tartışmaya ve beğeniye açık olan algılardır. Kişiden kişiye değiştiği gibi, her ortamda bulunan ışık değerine bağlı olarak farklı algılanabilirler. Renk algısında karşılaşılan özel bir durum söz konusudur. Ardışık görüntü after image-ghost image olarak adlandırılan bu durum, bir uyarının sonucunda oluşan duyumun uyarıcı kaybolduktan sonra da devam etmesidir. Bu durumdaki sanal görüntü, ardıl görüntü olarak adlandırılır. Görüntü uzun süre gözlemlenen rengin, renk dairesindeki zıttının açık renk zeminlerde görülmesidir. Bu durum kendiliğinden oluşmaktadır ve bir fizyolojik bozukluk değildir. Son olarak renk körlüğünden bahsetmek gerekirse Kırmızı, yeşil ve mavi renklerden bir ya da birden fazlasını ayırt edemeyenlerde rastlanan bir bozukluktur. Psikolojik Açıdan Renk Renkler, fiziksel olarak ortak değerlere sahip olsalar da, her insanda değişik duygular uyandırabilirler. Birçok durumda, fizyolojik herhangi bir bozukluğa sahip olmayan iki birey arasında, aynı renk için değişik algılar söz konusu olabilmektedir. Renk, genellikle formlar, bu formların biçimleri ve çevresiyle birlikte algılanırken işin içine bir de duygular ve kişilik yapılanışı da girmektedir. Renklerin iletişimde kullanılması genellikle, psikolojik duygularla ilişkilidir. İnsanların içinde bulunduğu psikolojik durum çoğu zaman davranışlarına yansır. Duygularıyla uygunluk göstermeyen bir ortamda, ortamın görselliğine bağlı olarak rahatsızlık duygusu oluşacaktır. Bireyin farkında olmadan yaşadığı bu durum, aslında psikolojik olarak o andaki durumu, iç dünyası ve kimlik yapılaşmasının bir sonucu olarak gerçekleşmektedir. Ortaya çıkan duygu yoğunluğu ise, bireyde rahatsızlık olarak ifade bulur. Renk Psikolojisi Renkler her kültürde, her insanda ve her yerde aynı etkiyi göstermeyebilir. Bazı toplumlarda ve coğrafyalarda bir renk çok önemli ve kutsalken, başka bir yerde hiç de o kadar önemli olmayabilir. Bu özellik, renklerin bireyler ve toplumlar tarafından farklı algılanmalarından dolayıdır. Toplumsal farklılıklar Örneğin, Anadolu’da halı ve kilim motiflerinde, geleneksel olarak, yeşil cenneti, kırmızı zenginliği, sarı kötülüklerden arındırma , siyahsa dünyevi sıkıntılardan arındırmayı anlatmak amacıyla kullanılmaktadır. Renk psikolojisinde genelleme yapmak Genelleme ya da ön kabullerin olması, tasarımı ve renk kullanımını sınırlayan kavramlardır. Renk seçimlerinde temel yaklaşım, rengin kullanıcıya, izleyiciye, onların yaş ve cinsiyetlerine, beğenilerine ve kültürlerine uygunluğudur. Örneğin çocukların, ana renklerden, yaşlıların mavi ve mor renklerden hoşlandıkları söylenir. Fransızlar parlak renkleri, İngilizler sakin renkleri, Almanlar açık sarı ve maviyi, İtalyan ve İspanyollar ise kırmızı tonları tercih ederler. Bu tür bilgilere dikkat etmemek yapılan tercihin beğenilmemesi riskini doğuracaktır. Evli kadının ilişkiye girmek istememesi günah mı?* Arzuladığımda benimle ilişkiye girmek istemeyen eşim günahkar olur mu? CEVAP Evlilik akdinin gereklerinden biri de cinsel ilişkidir. Bu sebeple âdet hali ve hastalık dışında eşler birbirlerinin cinsel isteklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu görevlerini yapmamaları onları günahkâr bir çift haftada kaç kez ilişkiye girmeli?Araştırmalara göre evli çiftlerin büyük bir çoğunluğu yılda ortalama 51 kez birlikte oluyorlar. Evli çiftlerin sadece yüzde 5'i haftada 3 kez cinsel ilişki yaşıyor. Mutlu olmak için haftada 1 kez cinsel ilişki yaşamak normal. Ancak haftada 1'den azı cinsel Iliskiden neden zevk almaz?Kadınlar bu durumun yaşanmasına engel olan bazı etmenler vardır. İlişki sırasında yeterince rahat olmamak, cinsel ilişkiye dair tabular, erkekte erken boşalma sorunun olması, psikolojik ve bedensel olarak kendini hazır hissetmemek, erkeğin tavrı ve ilişkide iletişim eksikliği nedenler arasında ilk sıralarda kadin kocasini reddedebilir mi?islam dininde bir kadının hasta olmadıkça erkeğinin cinsel ilişki isteğini reddetme hakkı yoktur. erkek fıtratı gereği cinsel ilişkiye kadından daha çok ihtiyaç duyar. bu allah'ın yarattığı cinsler arasındaki cinsellik isterse kadın vermezse günah mıdır?İslam alimleri, kocasıyla sevişerek onu hoşnut eden kadını cennetlik gösterirken, kocasının isteğine yanıt vermeyen kadını * * * * * s * * * * * günah mı?İslâm Dini erkek erkeğe homoseksüellik ve kadın kadına sevicilik cinsel ilişkiyi haram kıldığı gibi, kadın eşe anüs ilişkiye girilmesini de yasaklamış; haram günde bir ilişkiye girmek gerekir?Cinsel ilişki sıklığı için sayısal bir standart olmamakla birlikte, yine de mutlaka bir sayı vermek gerekirse, yapılan araştırmalar genel ortalamanın 30 yaş altındaki çiftler için haftada iki kez, 30 yaş üstündeki çiftler için ise haftada bir kez olduğunu gösteriyor. alan bal, popüleritesini tarih boyunca sürekli koruyabilmiştir. Farklı amaç ve formlarda tüketim olanaklarına sahip olması belki bunun gerekçeleri arasında sayılabilir. Rafine şekerlerin icadından önce şerbet ve helvalarda tatlandırıcı olarak kullanılırken rafine şeker icadından sonra kahvaltılık ürün olarak kullanımının daha fazla yaygınlık göstermesi buna örnek olarak sunulabilir. Günümüzde turizm faaliyeti gösteren restoranlarda turistler gıda sektöründe ise tüketiciler için çok farklı form ve şekilde hazırlanıp sunulmaktadır. Gıda sektöründe krema bal, bal tozu, kristal bal şekeri bunun bazı örnekleridir. Yeni beklentiler üzerine geliştirilen moleküler gastronomide ise honey caviar bal havyarı, honey wraps bal yaprakları, liquid spheres sıvı küreler ve honeycomb fruit gel meyve jelli bal petiği şeklinde hazırlanıp sunulmaktadır. Bilimin mutfak ile birleşmesi olarak tanımlanan moleküler gastronomide kullanımı yaygınlık gösteren bu uygulamalar hem yerli hem de yabancı turistlere farklı lezzet ve deneyimler sunmaktadır. Bal Havyarı Honey Caviar Moleküler gastronominin sembolü haline gelen metotlardan bir tanesi küreselleşen sıvılardır. Cömert ve Çavuş 2016 moleküler gastronomi kavramını derlediği Müge Kardeş, Abdullah Baycar çalışmada küreselleşen sıvıları moleküler gastronominin öne çıkan örneklerde açıkladığı ilk uygulamadır. Püre veya sıvı haldeki gıdaların ufak küreler şeklinde dışı sargı bir kaplamayla tüketicilerin ağızda patlaması ile lezzetin oluşturulduğu bir lezzet sunmaktadır. Kavun havyarı, Çilek patlağı, çikolata ve kahve havyarı şeklinde örnekleri moleküler restoranlarda yaygın olarak kullanılmaktadır Navorra, vd., 2012; Cömert ve Çavuş, 2016; Segovia, vd., 2014. Moleküler mutfağın son dönemin gözde uygulamalarından biri olan küreselleşen sıvılara balın da dahil olduğu görülmektedir Çiftçi, 2019. Yapımı kısaca ölçülü olarak karıştırılan hammaddelerin bal, su, agar-agar kaynama noktasına kadar ısıtıldıktan sonra damlacıklarla pastör pipeti vb. soğuk bitkisel yağa boşaltılmasıyla elde edilir. Sıvı yağa boşaltılan karışım mekanik bir spatül benzeri bir aparatla karıştırıldığında bal karışımının damlacık halinde soğuk yağda çökelecekleri görülecektir. Süzgeç ile ayrılan bal damlacıkları gold renkli havyar benzeri bir şekilde sunuma hazır bir vaziyete gelmekte şeklinde özetlenebilir Currie, 2012. Bal havyarı; suya bal ve agar katılarak kaynayana kadar bekletildikten sonra karışım steril bir poşete alınarak poşetin ucu kesilir ve damlalar halinde su dolu bir kaba damlatılır. Bu şekilde devam eden işlem sonucunda kapta bal havyarı diye adlandırılan minik baloncuklar oluşmakta şeklinde hazırlandığı moleküler gastronomi mutfaklarında çalışan şefler tarafından ifade edilmiştir Çiftçi, 2019, Cömert ve Çavuş; 2016; Sezgi ve Durlu Özkaya, 2016. Havyar gibi Şekil 1 servis edebileceği gibi görsel ve tatlandırmak için yoğurt, peynir gibi Şekil 2 ürünlerin üzerine ilave edilerek meze mahiyetinde sunulabilmektedir Currie, 2012. Balın Moleküler Gastronomideki Kullanımı Şekil 1. Bal Havyarı Kaynak Currie, 2012. Şekil 2. Meze Olarak Kullanılan Yoğurt Üzerinde Bal Küreleri Kaynak Currie, 2012. Sıvı Küreler Liquid Spheres Çiftçi, 2019 küreleme uygulamasını sıvı formdaki bir gıdanın başka bir sıvı ile hazırlanan küvet içerisinde jellenmesi ile sağlanmak şeklinde tanımlamıştır. Farklı boyutlarda yapılabilen küreler boyut büyüklüğüne göre yumurta, gnocchi ve ravyoli şeklinde isimlendirilebilmektedir Cömert ve Çavuş, 2016. Farklı boyutlardaki küreler ağızda mekanik etkiyle patladıktan sonra ihtiva ettiği meyvenin lezzeti ani bir aroma ve lezzet salımı ile farklı bir deneyim sağlama olanağı sağlamaktadır Çiftçi, 2019; Sezgi ve Durlu Özkaya, 2016. Basit küreleme yöntemi olarak isimlendirilen sodyum aljinat katkısı ile Müge Kardeş, Abdullah Baycar jelleştirme ve ters küreleme yöntemi olarak isimlendirilen kalsiyum katkılı sıvı formdaki gıdanın sodyum aljinat küvetinde banyo ettirilmesi olmak üzere iki yöntemle üretilebilmektedir. Sodyum aljinat kahverenkli alglerden elde edilen bir katkı olup düşük sıcaklıklarda jelleşebilme avantajına sahip olup yüksek sıcaklıkta jel yapılarını kaybederek erimektedir Özel ve Durlu Özkaya, 2016. Sıvı formda kalsiyum ve sodyum aljinat katkılarıyla etkileşimleri sonucunda ağızda kolay dağılıp varlığı hissedilmeyecek kadar ince bir zar ile oluşmaktadır. Daha ince bir zar oluşturma avantajına sahip basit yöntem düşük asitli gıdalarda kullanıma elverişli bir yöntem değildir Çiftçi, 2019. Domates püresi, yoğurt, kefir, mango, havuç ve portakal gibi gıdaların sıvı ve pürelerinde kullanıldığı gibi balda da kullanılabilmektedir Şekil 3. Balın moleküler gastronomide kullanıldığı bir yerde sodyum aljinatla tıpkı bir meyve suyu gibi karıştırılıp farklı boyutlarda kürelerin elde edildiği formdur. Üretimi kısaca şu şekilde özetlenebilir; Kalsiyum laktat ve gıda karışımına bal, yoğurt ve süt ilave edilerek karıştırılır. Elde edilen karışım daha önce belli oranlarda hazırlanmış su-sodyum aljinat çözeltisiyle muamele edilerek kapsülleşme oluşturulur. Oluşan kapsülün soğuk su ile istenilen forma bürünmesi sağlanır Rudakova, 2020; Özkaya Durdu ve Özel, 2018. Şekil 3. Kapsülleşmiş Sıvılar Kaynak Culinary Physics, 2018. Bal Yaprakları Honey Wraps Moleküler mutfak uygulamaları konusunda eğitim almış bireyler tarafından kullanılan bal yaprakları yöntemi ise, yine bal havyarında hazırladığımız gibi tencerede su, agar ve bal kaynayıncaya kadar karıştırılır. İşlem Balın Moleküler Gastronomideki Kullanımı sonunda hazırlanan karışım herhangi bir tabağa sıcak bir şekilde dökülür ve soğuyuncaya dek bekletilir. Soğuduktan sonra tabakta katılaşan karışım bıçak yardımıyla kenarlarından şekil verilerek kesilir ve tabaktan ayrılarak tıpkı bir yaprak görüntüsü elde edilir MOLECULE-R, 2014. Mutfak şefleri hazırladıkları meyve şölenlerinde genellikle bu bal yapraklarından faydalanır. Portakal, kivi, elma gibi çeşitli meyve dilimleri bu yaprağın içine sarılarak görsel bir sunum oluşturularak Şekil 4, 5 tüketicilere servis edilir. Yapraklarla çiçek deseni gibi şekiller yapılacağı gibi meyvelerin dürüm şeklinde sarılarak tat-aroma kominasyonları şeklinde tüketilebilmektedir. Şekil 4. Narenciye Sarılmış Bal Yaprağı Kaynak MOLECULE-R, 2014. Şekil 5. Elma Sarılmış Bal Yaprakları Kaynak MOLEKÜLE-R. Müge Kardeş, Abdullah Baycar Meyve Jelli Bal Peteği Honeycomb Fruit Gel Instructables Cooking 2015 tarifini açıkladığı sıra dışı bir lezzet olan meyve jeli peteği kısaca şu şekilde yapılışı özetlenebilir;  Renk ve aroma bakımından birbiriyle uyumlu meyveler seçilir Kiraz, yaban mersini, nektari ve çilek Şekil 6,  Seçilen meyveler püre haline getirilip bal ile karıştırılır Şekil 6,  Jelatin ilave edilir kavun gibi su muhteviyatı yüksek meyvelerde jelatin miktarı artırılır Şekil 6,  Jelatinin erimesi için ısıtılır Şekil 6,  Karışıma limon suyu ilave edilir Şekil 6,  Karışım içine baloncuklu naylon yerleştirilmiş fırın tepisine boşaltılır Şekil 6,  Baloncuklu naylonun şeklini tam alması için iyice yayıldıktan sonra tepsi dondurucuya bırakılır Şekil 6,  Tepsi ters çevrilerek baloncuklu naylon ve karışım ayrılır Şekil 7,  Baloncuklu naylon dikkatlice ayrılarak karışımın bal petekleri şeklinin düzgün oluşması sağlanır Şekil 7,  Bal peteği şeklini almış meyve jelli karışım estetik bir şekilde kesilip sunulabileceği Şekil 8 gibi bal peteklerin içine bal enjekte edilerek de sunulabilir. Şekil 6. Meyve Jelli Bal Peteği Yapılışı Kaynak Instructables Cooking, 2015. Balın Moleküler Gastronomideki Kullanımı Şekil 7. Meyve Jelli Bal Peteği Yapılışı Kaynak Instructables Cooking, 2015. Şekil 8. Meyve Jelli Bal Peteği Kaynak Instructables Cooking, 2015. Diğer Kullanım Moleküler gastronomide balın kullanımı deneyimli şeflerin sanatsal yatkınlıklarıyla çeşitlenmektedir. Nitekim her şef kendi deneyim ve tecrübesine göre çeşitli alanlarda kullanabilmektedir. Lakin limon ve ballı çay bombaları lemon ve honey tea bombs ve meyve spagetti Fruit Spaghetti diğer kullanımlardan en yaygınıdır. Müge Kardeş, Abdullah Baycar Limon ve Ballı Çay Bombaları Lemon and Honey Tea Bombs Kiwanna’s Kitchen, 2021 sosyal medya kanalda limon ve ballı çay bombasını kısaca şu şekilde tarif etmiştir; su, şeker, yağ ve isteğe göre renklendiriciler yeterli kıvama geldikten sonra yarı tenis topu kalıplarına yayıldıktan sonra dondurulur. Kap şeklini alan karışıma bal, meyve tozu ve poşet çay konularak kap diğer yarısı termal ısıyla kapatılarak bardağa bırakılır Şekil 9. Şekil 9. Limon ve Ballı Çay Bombaları Kaynak Kiwanna’s Kitchen, 2021. Meyve Spagetti Fruit Spaghetti Moleküler gastronomide meyveleri spagetti şeklinde bir forma ulaştırmakta sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Pulp haline getirilen meyve karışımlarına tatlandırıcı bal, şeker, glikoz şurubu vb. ilave edilir. Agar-agar ilave edildikten sonra agar-agar’ın erimesi için ısıtılır. Agar-agarın eridiği meyve karışımı enjektörle plastik esnek tüpe enjekte edilir. Esnek tüpe enjekte edilen meyve karışımı dondurulur. Dondurma işlemini hızlandırmak için başka bir moleküler gastronomi yöntemi olan sıvı nitrojenle dondurma yöntemi de tercih edilebilmektedir. Dondurulduktan sonra esnek tüpten dondurulmuş meyle pulpu boş enjektör hava gücü ile boşaltılır MOLECULE-R, 2014b; Gastronomy Seeker, 2013. Spagetti görünümü kazanan meyve pulpu meyve çeşidine göre istenilen renklerde üretilmektedir Şekil 10. Balın Moleküler Gastronomideki Kullanımı Şekil 10. Meyve Spaghetti Kaynak MOLECULE-R, 2014b. 4. Sonuç ve Öneriler Son zamanlarda gastronomi destinasyonların ayrılmaz bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Zamanla konveksiyonel gastronomik unsurlara moleküler gastronomi gibi modern unsurlar da ilave edilmiştir. Moleküler gastronomi ürünlere farklı form ve sıra dışı lezzetleri sunma imkânı sağlamaktadır. Bal gibi sağlıklı geleneksel ürünlerin bu şekilde kullanımı turistlerin bu destinasyonları tercih etmede motivasyon sağlayacağı olağan bir sonuçtur. Ayrıca ülkemiz balın önemli üreticilerindendir. Yerel ürünlerin moleküler gastronomi gibi katma değeri yüksek ürünlerde işlenmesi stratejik bir yaklaşımdır. Balın moleküler gastronomideki kullanımı akademik ve sektörel uzman ve şefler tarafından artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması bu stratejik yaklaşıma katkı sağlayacaktır. Bu çerçevede şeflere öncül ve rehber olması açısından balın moleküler gastronomideki kullanımı derlenmiştir. Balın moleküler gastronomideki kullanımı honey caviar bal havyarı, honey wraps bal yaprakları, liquid spheres sıvı küreler ve honeycomb fruit gel meyve jelli bal peteği şeklinde sıralanabilir. Ayrıca limon ve ballı çay bombaları lemon ve honey tea bombs ve meyve spagetti Fruit Spaghetti gibi diğer kullanımları da mevcuttur. Müge Kardeş, Abdullah Baycar Kaynakça Akgöz, E., Göral, R., ve Tengilimoğlu, E. 2016. Turistik Ürün Çeşitlendirmenin Sürdürülebilir Destinasyonlari Açisindan Önemi. Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, 55 397-407. Aksoy, M., ve Sezgi, G. 2015. Gastronomi Turizmi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Gastronomik Unsurları. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 33 79-89. Alpaslan, K., Pamukçu, H., ve Tanrısever, C. 2020. Moleküler Gastronomi Yöresel Yemeklerde Kullanılabilir mi? Can Molecular. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 81 231-256. Alpaslan, K., Tanrısever, C., ve Tütüncü, B. 2018. Dağcılık Turizminde Moleküler Gastronomi Kullanılabilir mi?. Güncel Turizm Araştırmaları Dergisi, 2Ek1 104-122. Bukrek 2018, 05 Mayıs Geçmişte Gerçekleşmiş Garip Gerçekler, link Erişim Tarihi Cömert, M. ve Durlu Özkaya F. 2014. Gastronomi Turizminde Türk Mutfağının Önemi. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 22 62-66. Cömert, M., ve Çavuş, O. 2016. Moleküler Gastronomi Kavramı The Concept of Molecular Gastronomy. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 44 118-131. Currie, D. 2012. Cookisty, Erişim Erişim Tarihi Çiftçi, İ. 2019. Moleküler Gastronomide Menülerin Müşteri Değerine Yönelik Pazarlanmasi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalı, İstanbul. Demir, M. K., ve Kilinç, M. 2019. Bal Tozu İkamesinin Kek Kalitesi Üzerine Etkisi. Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 11 53-58. Balın Moleküler Gastronomideki Kullanımı Garcia-Segovia, P., Garrido, M. D., Vercet, A., Arboleya, J. C., Fiszmane, S., Martínez-Monzoa, J., et al. 2014 . Molecular Gastronomy in Spain’. Journal of Culinary Science & Technology , 124 279-293. Gastronomy Seeker. 2013. Fruit Spaghetti, link Erişim Tarihi Güdek, M., ve Boylu, Y. 2017. Türkiye’de Yükseköğretim Düzeyinde Gastronomi Eğitimi Alan Öğrencilerin Beklenti ve Değerlendirmelerine Yönelik Bir Araştırma. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 54 489-503. Güler, M. 2019 Tıbbi Yönleriyle Divan Şiirinde Bal ve Gül. Uluslararası Sağlık Toplum ve Kültür Sempozyumu Tam Metin Bildiri. Yayın No5709202. 07-10 Mart 2019, Amasya. Instructables Cooking. 2015. Honeycomb Fruit Gel & Yogurt Spheres, Link Erişim Tarihi Işın, A., ve Kurt, Y. 2017. Moleküler Gastronominin Türk Mutfak Kültürü Üzerine Etkisi. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 54 621-641. Ivanovic, S., Mikinac, K., ve Perman, L. 2011. Molecular Gastronomy in Function of Scientific Implementation in Practice. UTMS Journal of Economics, 22 139-150. Kardeş, M. ve Baycar, A. 2021. Moleküler Gastronomide Sıvı Azot Uygulamaları, Turizmde Geleceği Anlamak Akıllı Turizm. Hazırlıklar ve Çözümler Kongresi, Kapadokya Üniversitesi, Nevşehir, Türkiye ISBN 978-605-4448-16-6, Sayfa 235-243 Kiwanna’s Kitchen. 2021, 5 Ocak. Soothing Honey & Lemon TEA BOMBS Tutorial How To Make Lemon & Honey Tea Bombs, link Erişim Tarihi MOLECULE-R. 2014, 10 Şubat. Molecular Gastronomy - Honey Wraps Recipe link watch?v=FA_C9rCh0n8 Erişim Tarihi Müge Kardeş, Abdullah Baycar MOLECULE-R. 2014b, 19 Ağustos. Molecular Gastronomy - Fruit Spaghetti Recipe link watch?v=4nPMLNaBWNI Erişim Tarihi Navarro, V., Serrano, G., Lasa, D., Aduriz, L ve Ayo, J. 2012. Cooking and Nutritional Science Gastronomygoes Further. International Journal of Gastronomy and Foods Science, 1 37- 45 Öney, H. 2016. Gastronomi Eğitimi Üzerine Bir Değerlendirme. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 35 193-202. Örgün, E., Keskin, E., ve Erol, G. 2018. Otel Aşçılarının Moleküler Gastronomi Üzerine Düşünceleri Nevşehir Örneği. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 63 215-227. Özel, K., ve Özkaya Durdu F. 2016. Moleküler Gastronomide Zeytinyağı. Zeytin Bilimi, 62 49-59. Özkaya Durlu, F., ve Özel K. 2018. Moleküler Mutfak Tekniklerinden Kapsülleştirme Standart Reçete Örnekleri. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 63 53-72. Rudakova, N. 2020, Mart 15. How to make LIQUID SPHERES Easy Molecular Gastronomy. Link watch?v=NrazRwto0jo Erişim Tarihi Şahin, Ö., ve Aydın, A. 2021. Kültürel, Gastronomik ve Turistik Değer Muğla’da Arıcılık ve Özel Muğla Arıcılık Müzesi Örneği. Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 51 459-473. Sezgi, G., ve Durlu Özkaya, F. 2016 Moleküler Gastronomide Zeytin. Zeytin Bilimi, 62 111-117. Sürücü, Ç., Arman, S. ve Bekar, A. 2017. Turizmde Çekicilik Unsuru Olarak Gastronomi Müzeleri Marmaris Bal Evi Örneği. The Journal of Academic Social Science, 542 468-477. TGK. 2020. Resmî Gazete, Bal Tebliği, Tebliğ No 2020/7, Sayı 31107, Türk Gıda Kodeksi, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ankara. Balın Moleküler Gastronomideki Kullanımı Ulusoy, E. 2012. Bal ve Apiterapi. Uludağ Arıcılık Dergisi, 123 89-97. Uyaniker, N. 2017. Alevî-Bektaşî Şairlerin Şiirlerinde Arı ve Bal Motiflerinin Anlam-Kavram Alanlari Bakimindan Değerlendirilmesi. Alevilik Araştırmaları Dergisi, 14 259-277. Yılmaz Erkovan, N. 2018. Gazipaşa Arı Serenleri. TÜBA-KED Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi TÜBA, 18 83-100. KAYSERİ’NİN “UNESCO GASTRONOMİ Öncelikle, yaşam tarzı alkol-sigara-madde kullanımı olup olmaması bireyin varsa hastalıkları ve kullandığı ilaçlar incelenmelidir. Eğer, bu faktörler yok ise kişi muhakkak kan değerlerine baktırmalı ve sonuçlarıyla bütüncül yaklaşan bir iç hastalıkları uzmanına görünmelidir. Eksik olan değerler için kullanılacak takviyeler sadece -hekim- ve -uzman diyetisyen- kontrolünde bir uyku süreci; hafıza, konsantrasyon, öğrenme, duygusal durum düzenleme, bireysel işlevler ile birlikte hem fiziksel hem de psikolojik iyi oluş hali için gereklidir. Ayrıca, uyku sırasında hem metabolizma hem de bağışıklık fonksiyonları hepimiz yaşamımız; sağlığımız ve de zinde kalabilmemiz için uykunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlamışken; hadi, gelin sirkadiyen ritmi konuşalım. Sirkadiyen kelimesine günlük kullanımda yabancı olabiliriz. Kelimenin kökeni; latince circa’ ve diem’ kelimelerinden geldiği ifade edilir. Circa; etrafında diem de gün anlamına gelmektedir. Bir zamanların popüler deyişi; Carpe diem, anı yaşa, zamanı yakala demek gibidir. Sirkadiyen ritim, uyku-uyanıklık döngüsü içindeki, tüm yaşam aktivitelerini kapsayan, biyolojik biyolojik saati, çok eski çağlardan beri, sabah avcılık ve toplayıcılık ile geçen gündüz, güneşin batışıyla dinlenmeye çekilme uyku üzerinedir. Araştırmalar ortaya koymaktadır ki gecenin karanlığı ile sahneye çok önemli bir hormon çıkıyor; Melatonin’, sadece karanlıkta verimli miktarda salgılanabildiği için de bizler gün döngüsüyle hareket etmenin anlamını kavrayabiliyoruz. Kabaca, güneş doğdu; kalkalım. Gün batımı gerçekleşti; hava da hepten karardı, civarı uyuyalım. Bu bizim normal biyolojik saatimiz yani sirkadiyen ritmimizdir. Tamam, biliyorum uyumak çok da kolay değil. Hepimizin, biyolojik saati kati suretle, bu iki saate de uyumlu olmayabilir. O halde, ilk önce kendimizin verimli olabildiği ve iyi hissettiği zamanları saatlik bir gün içinde, siz de enerjinizin tavan yaptığı, daha verimli geçirdiğiniz ya da verimli olmadığınızı hissettiğiniz zaman dilimleri olduğunu fark etmişsinizdir. Örneğin; belki sabah insanı değilsinizdir, gece kuşu da değilsinizdir; çünkü belki de size akşamüzeri sefası denebilir. Sabah insanı’ ve gece kuşu’ tabirlerini sizler de sık duymuşsunuzdur. Aslında, bu ifadelerle anlatılan, herkesin kendine özgü bir sirkadiyen ritminin olmasıdır ve yukarıda yazılandan da daha çok çeşitlenebilir. Son olarak, gün ışığı ile güne başlamak ve güneşin batışıyla yavaş yavaş uykuya geçmenin genel olarak doğru yanı sıra, kendimizi gözlemleyerek kendi biyolojik saatimizi keşfetmemiz de gerekir; çünkü, zaman içinde genler, çevresel koşullar ve yaşam tarzıyla biyolojik saatimizin değişime uğraması çok sağlığınızı destekleyen sirkadiyen ritmin düzenlenmesi için neler yapılabilir?-Her gece aynı saatte yatılıp alarm kurularak aynı saatte fazla uyumanın saati geçen bir odada, mümkünse uyku bantlarıyla karartma blackout perdeleri ışık süresinin kısaltılması Uyku öncesi en az 1 saat önceden ekran ışığından uzak olunması.-Oda sıcaklığının serin’ olmasına özen sağlıklı günler, kaliteli uykular Psikolog Özlem Nur

eski çağlardan beri kullanılan yapay bir ışık kaynağı