Memleket batarken, kpss calisanlar. Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar. Editörün Seçtiği Fırsatlar. Philips HD2581/90 Ekmek Kızartma Makinesi, Siyah Sıcacık Çıtır Çıtır Ekmekler 344 TL. Daha Fazla. Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az. 2 Misafir - 2 Masaüstü. 20. Cevap. SUMEAhşap Gemi Ağ Kabuk Süslemeli Yatay Dekoratif Resim Çerçeve 21X17. 129,28 TL 200,00TL SUME Keman Çalan Metal Adam Masa Saati Ev Ofis Dekor Süs. Resimli Kelime Bulmaca Cevapları; 3 Topuklu ayakkabı – ponza taşı – ayak – topuklu ayakkabı : TOPUK. 38 Gömlek – oynamak – sayfa ayırmak – oynayan adamlar : KIVIRMAK. 44 Dozer – Sütunlar – konserve kutuları – sihirbaz şapkası : SİLİNDİR. 47 Antreman yapan futbolcular – spor kıyafetli manken – koşan insanlar Halimiz, Titanic batarken keman çalmaya devam eden müzisyenlere benziyor. Hz. İsa’nın bir günahkârı taşlamaya çalışan insanların önüne dikilip: “içinizden hiç günah işlememiş olan ilk taşı atsın” dediğinde kimse taş atamaz. Çünkü herkesin bu günahta payı vardı. MuKıtası'nda yerleşen insanlar yani bizim atalarımız 64 milyon nüfuslu, üı— 29 — ALI BEKTAN man iklime sahip bir kıtada Pasifik Okyanusunda yaşıyorlardı. Kozmik bir felâket sonrasında bu kıta denizin derinliklerine gitti. Kıta batarken buradan kurtulanlar Hindistan ve Asya'ya geçtiler. hEfZ. esprisi çok yapılmasına rağmen halen daha empati yapıp iletişime geçemediğim işkolik. müslüman kopuyor bile olsa elinizdeki fidanı dikiniz hadisini seven müslim zattır güzel bir ağbimiz. cnbc-e de ki e flash tvde kadrolu olarak çalıştırılması gereken şahsiyet. sonuçta; dünya yerinden oynasa onlar için halay must go on. 2014 yılının şu günlerinde güzel ülkemin yaşadığı olaylara ziklemez tavır takınan duyarsız milyonlarca yurdum insanını-ben de dahil- tasvir eden ortaçağ zamanına ve bir orta doğu ülkesine dönmüşken klavyeyle ahkam kesen 'ben'i ve 'sen'i oynayan ülke batıyor biz de burada herşey yolundaymış gibi takılalım,çaktırmayın. titanik batarken keman çalan adamlarda bitiyor zaten iş..kimden titanic filmini dinlesem bi o kemancılardan dem vuruyorlar..herkesin olmak istediği kafa.. hayattan beklentisi olmayan, "bizden geçti bari millet kurtulsun bizde onları sakinleştirelim" kafasını yaşayan adamdır. o biziz işte beyler. türk, kürt, dindar,dinsiz, hepimiz... fizyolojik bir takım olguları aşıp, maslov amcanın ihtiyaçlar hiyerarşisini çiğnemiş psikolojide tam yer bulamamış aykırı durum amcası. yönetmenin, filmin mükemmelitesini arttırmak için yaptığı ve sırf bu yüzden mükemmelliği kaçıran, aşırıya kaçan sahneniyi oluşturan mal kemsancısı ve müzisyenleridir. aman normalde de kimsenin dinlediği yok zaten ölüp gitcez gelin kendi kendimize eğlenelim kafasında olan boşvermiş sahne de böylece boşvermişliği en güzel anlatan sahnedir. dünya yansa umrunda olmayan mı yoksa gider ayak da olsa güzelliği yaşatırım mı dediğini hiç kestiremediğim adamdır. TİTANİK’İN SIRRI NEYDİ? Tüm zamanların en ünlü gemisi Titanik, herkes tarafından bir deniz faciası nedeniyle tanınır oysa dev yolcu gemisinin ardında inanılmaz bir gizem saklı. Titanik’in akıl almaz öyküsünü sunarken uyarıyoruz. Bir düşünün, Titanik’i batıran gerçekten bir buz dağı mıydı? 1/40 Hiç kimse onun dünyanın en büyük kehanetlerinden birisini yaptığını bilmiyordu. Hatta kendisinin dahi haberi yoktu. Adı; Morgan Robertson´du, Amerikalıydı, 1861´de doğdu, gençken denizcilik yaptı, sonra ise bir elmas eksperi oldu ve New York´da kuyumculuk yaptı. Sonra Kipling´in bir öyküsünü okudu ve yazar olmaya karar verdi. İlk öyküsü 25 $´a satıldı, daha sonra yazdığı 10 öyküden ise 1000 $ kazandı. Yazmak ona artık kolay ve kazançlı geliyordu. 1897 yılının bir kış gecesinde dairesinde yeni bir deniz öyküsü yazmayı planladı. Bu bir uzun öykü olacaktı. 2/40 Hayali “Titan Kazası” Hayalinde dev bir yolcu gemisi vardı, asla batmayan bir gemi. Bir aşk teması üzerine kurulu olan öykünün kahramanları bu dev gemiye binip, İngiltere´den ABD´ye gidiyorlardı ve aşk hikayesi dünyanın en lüks gemisinde sürecekti. Ama öykünün hayali kahramanları beklenmedik bir sürprizle karşılaşacaklar ve bir deniz kazası batmaz denen gemiyi okyanusun dibine yollanacaktı. Robertson´un teması buydu, oturup yazmaya başladı ve öyküye iki isim verdi; "Futility"yani "Nafile" ve "Titan Kazası"... Evet, yanlış okumadınız; Titan... Şimdi beraberce Robertson´un romanından bİr bölümü; "Titan"ın batış sahnesini okuyalım. 3/40 "Gözcü haykırdı; ´buzdağı! Birinci subay, kaptana haber verdi ve derhal makine dairesine tornistan yani geri git emri verildi. Fakat dev gemi durmuyordu, hızını kesmesi için zaman lazımdı ve sisler arasında görünen buzdağı yaklaşıyordu. Aşağıdan ise orkestranın ve eğlenen insanların sesleri duyuluyordu. Sonra buzdağı gemiye ulaştı, bu arada gemi ters çalışan pervanelerin gayretiyle yan dönmüştü ama yetersizdi ve kaptanla yardımcılarının çaresiz bakışları arasında buzdağı Titan´ın sancak tarafına çarptı. Darbe hafifti hatta pek hissedilmedi, kaptan o anda ucuz atlattık diye düşünüyordu. Ama birkaç dakika sonra gemi birden yan yattı, buzdağı asıl yarayı su kesiminin altında açmıştı, yara öldürücüydü çünkü uğursuz buzdağı Titan´ın bordasını jilet gibi keserek, parçalamıştı." 4/40 Daha sonra Robertson öyküye; gemi hızla su aldığını. Alarm verildiğini, filikaların indirilerek, önce kadınlar ve çocuklar bindirildiğini, yardım çağrıları yapılırken, Avrupa´nın en ünlü ve zengin ailelerinin mensuplarnın birbirlerine ebediyen veda ederken, dev yolcu gemisi Titan’ın buzlu kutup sularına hızla gömüldüğünü anlatarak devam ediyordu. 5/40 İnanılmaz kehanet gerçekleşiyor... Ve Robertson 1898 yılında öyküsünü küçük bir kitap olarak yayınladı. Kitap onu çok daha sonra ölümsüz yapacaktı, dünyanın en çarpıcı ve en dehşet verici kehanetini yazmıştı ama sonuç yayınladığı dönem için aynen kitabın adı gibiydi yani "Boşyere" Aradan 14 yıl geçti ve başka bir zamanda, başka bir gemi, asla batmaz denen dünyanın en lüks ve en büyük yolcu gemisi Titanik, İngiltere’nin Southampton limanından yeni dünyaya doğru denize açıldı. Sonra, 1912 yılında 14 Nisan´ı, 15 Nisan´a bağlayan gecede sisler arasından birden ortaya çıkan bir buzdağı batmaz denen Titanik’in katili olacaktı. Yukarda okuduğunuz Robertson´un romanındaki batış sahnesi aynen gerçekleşti. Sadece o kadar mı? Bakın Morgan Robertson Titanik´den 14 yıl önce yazdığı romanında daha neleri bilmiş 6/40 Robertson´un romanındaki Titan adlı gemi Southampton limanından yola çıkıyordu ve 14 yıl sonra Titanik de aynı limandan yola çıktı. 7/40 Romandaki gemi ile, Titanik arasında sadece 4 metre fark vardı. Titan 248 metre, Titanik 252 metreydi. 8/40 İki geminin ağırlıkları da çok yakındı. Robertson romanında Titan´ı ton ağırlığında yazmıştı; Gerçek Titanik ise tondu. 9/40 Her iki geminin de üç pervanesi vardı ve her ikisi de 3000’er yolcu taşıyorlardı. Gerek romandaki hayali Titan´a gerekse de gerçek Titanik´e Avrupa´ nın sayılı zenginleri ve ünlü aileleri binmişlerdi. 10/40 Robertson´un romanındaki dev Titan, New Foundland yakınında; Kuzey Atlantik´ de bir buzdağına çarparak battı ve işte inanılmaz ama gerçek; Talihsiz Titanik de 14 yıl sonra aynı koordinatta, aynen romandaki benzeri gibi bir buzdağına çarparak okyanusa gömüldü. 11/40 Ve her iki gemide de; yeterince cankurtan filikası yoktu; Robertson romanındaki gemide 24 filika bulunduğunu yazıyordu; Titanik´de ise 22 filika vardı ve bu yüzden can kaybı büyük oldu. 12/40 Sonra...Gerçek kazanın sonucunda 1513 yolcu boğularak öldü ve kayboldu. Aynen 14 yıl önceki romanda yazıldığı gibi... Robertson´un romanındaki Titan´da ise 1500 kişi ölüyordu. Her iki gemi de 3000 kişilikti ve Titanik´e 2224 kişi binmişti. 13/40 Aynı asla batmaz denen gemi, Aynı yerden aynı yere yolculuk, Aynı tarihte, aynı yerde kaza, Aynı buzdağı ve aynı tür batış, Aynı yolcu ve ölü sayısı, Hatta iki gemi de batarken orkestranın ilahi çalmasına kadar... Bir kez daha okuyun ve düşünün... 14/40 Büyük kehanet farkedilmiyor... Morgan Robertson başarılı olamadı, kitabı satmadı, daha sonra yazdıkları da ilgi görmedi. Bunalıma girerek, bir hastanede psikolojik tedavi gördü. Sonra yeni biröykü yazdı, bir Fransız dergisinde yayınlanan bu öyküde de, denizaltılardan söz ediyor ve periskopu tarif ediyordu. Ama yine ilgi görmedi. Başarısız bir yazar olarak, Mart 1915´de bir otel odasında ayakta geçirdiği bir kalp kriziyle yaşama veda etti. Asıl inanılmaz olay burada çünkü Robertson mart 1915´de öldü. Yani gerçek Titanik´ in batışından üç yıl sonra...Ve hiç kimse Robertson´la ilgilenmedi, yine kimse farketmedi ve hiç kimse onun 14 yıl önce Titanik´i aynen nasıl anlatabildiğini merak etmedi. 15/40 Kimse onu anımsamadı, ta ki 1980´lerde inanılmaz olaylarla ilgili araştırmalar yapılıncaya kadar... Morgan Robertson;Titanik batmadan 14 yıl önce, gemiyle ve kazayla ilgili herşeyi tıpatıp aynen nasıl yazmıştı ? Raslantımıydı? O, başarısız bir yazar olarak tarihin karanlıkları arasında kayboldu, şimdi ise ruhu hatırlanmanın sevinci içinde olmalı... Kehanet sıradan bir iş değil, ve asıl gizem kendi yapısında, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı hiç belli olmuyor; oysa gelecekte nelerin olacağı konusunda çevremiz sayısız ipucu dolu; yeter ki görmek için çaba gösterelim. Titanik´ in gizemi burada da bitmiyor. 16/40 Biri daha var; "Denizde tehlikede olanlar için dua ediyoruz..." Kanada, Winnipeg´de Rosedale Metodist Kilisesi´ndeyiz, Rahip Charles Morgan bir pazar sabahı erkenden kalkmış, o günkü ayin için hazırlık yapıyordu. Okunacak ilahinin numarasını karatahtaya yazdı. Tüm hazırlıklarını bitirdikten sonra, ayine kadar biraz uyumak amacıyla odasına çekildi ve derin bir uykuya daldı. Birden kendini çok canlı ve etkin bir rüyanın içinde buldu. Karanlıkların içinde, dev bir kütle vardı, dalgaların sesleri duyuluyordu, çanlar çalıyor ve Rahip Morgan´ın çok uzun yıllardır işitmediği bir ilahi duyuluyordu. Rüya o kadar etkili ve rahatsız ediciydi ki, Morgan uyandı, ilahi ve çan sesleri kulağından gitmiyordu. 17/40 Saatine baktığında, fazla zaman geçmemiş olduğunu gördü, rüyanın kötü etkisinden kurtulmaya çalışarak yeniden uyumaya çalıştı ve yeniden uykuya daldı. Rüya tekrar başladı, ilahi, çan sesleri, karanlık, dalga sesleri ve devrilen dev kara kütle. Morgan bu kez, panikle uyandı ve kendini boş kiliseye attı, karatahtaya giderek o bir türlü kulaklarından gitmeyen ilahinin numarasını yazdı. Ayin saati gelmişti, cemaat toplanıyordu, Rahip Morgan ilahiyi başlattı, notalar kilisede çınlarken, aynı anda binlerce mil ötede okyanusun ortasında aynı ilahi buzlu denizi çınlatmaktaydı; "Duy, Kutsal Baba, Sana denizde tehlikede olanlar için dua ediyoruz." İlahi biterken, Rahip Morgan´ın gözlerinden yaşlar akıyordu. Aynı günün sonraki saatlerinde, Rahip ilahiyi okudukları sırada Atlas Okyanusu´nun derinliklerinde büyük dramın yaşandığını öğrendi. O gün, 14 Nisan 1912´idi ve Atlantik´in kuzeyindeki buzlu sularda Titanik suların içinde yokolmuştu. 18/40 Titanik’de bir gariplik var... Titanik battığında, ünlü İngiliz gazeteci William T. Stead gemide yılında Stead hikayeler yazarak yaşamını kazanıyordu. Gazeteciliğinin yanısıra Stead, ölüm ötesi ve Spiritüaliizm ile yani Ruhçuluk’la da ilgileniyor, araştırmalar da bulunuyordu. O yıl yazdığı kısa hikayelerden birinin adı neydi biliyormusunuz? "Titanik" ve yine Titanik´den 20 yıl önce... 19/40 YineTitanik´de olduğu gibi, Stead´ın hikayesindeki Titanik´de bir buzdağına çarparak batıyordu. Ve Stead´ın yazdığı hikayede, Stead kendisini kazadan kurtulan biri olarak anlatıyordu. Ve; 20 yıl sonra gerçek Titanik batarken, o buzlu ve soğuk denize gömülenlerden birisi Stead´ ın gerçekten kendisiydi. Ama; sonu romandaki gibi olmadı çünkü kurtulamayacaktı. Zira bu roman gerçekti ve başka bir romancı tarafından yazılmıştı. O anda Stead ne düşünmüştü? 20 yıl önce yazdığı hikayeyi düşünüp, kurtulacağına inanıyormuydu? Bunu asla bilemiyeceğiz... 20/40 Biri daha var. Ama çok daha sonra; 1935´ de... William Reeves adlı bir denizci bu; İngiltere´den Kanada´ya giden "Titanian" adlı kömür yüklü buharlı gemi; soğuk bir Nisan gecesinde Kuzey Atlantik´de seyrediyordu. Bütün denizcilerin ezbere bildikleri o uğursuz yere; Titanik´in battığı noktaya varmışlardı. Reeves, güverteden denize bakarak yıllar öncesindeki olayları düşlüyordu. Ve o gün Reeves ´in doğum günüydü, olabilir ama Reeves´ in doğduğu tarih çok önemliydi, çünkü Reeves 14 Nisan 1912´ de doğmuştu 21/40 Yani Titanik´in battığı günde. İşte tam o günde; Titanik´in battığı günde Reeves doğum gününü; Titanik´ in battığı yerde kutluyordu. Ve birşey oldu... Reeves birden, suların kaynaştığını ve dev bir buzdağının geminin yolu üzerinde belirdiğini gördü. Tam o anda da, köprüden alarm verildi. Uzaklık yeterliydi. Mürettebat gemiyi zamanında durdurdu, buzdağının yanından geçeceklerdi ama olmadı... Çünkü bir saat içinde çevreleri; yüzlerce buz kütlesi tarafından sarıldı. Artık hareket etmelerine imkan yoktu. Reeves ve arkadaşlarının içinde bulundukları Titania adlı gemiyi, ancak 9 gün sonra yetişen buz kırma gemileri kurtardılar. Neden? Buzdağları o korkunç gecenin yıldönümünde, bir grup denizcinin orada bulunmasını mı istemişlerdi ? 22/40 Evet... İnanılmaz ama gerçek zira Titanik´ in gizemi şaşırtıcı. Titanik şimdi okyanusun derinliklerinde uyuyor sadece bir kez ziyaret edildi. 1 Eylül 1985´de Amerikalı ve Fransız uzmanlardan kurulu bir sualtı ekibi onu buldu ve görüntüledi. Morgan Robertson; Titanik batmadan 14 yıl önce, gemiyle ve kazayla ilgili herşeyi tıpatıp aynen nasıl yazmıştı, raslantımıydı? William T. Stead 20 yıl sonra içinde öleceği geminin adını ve kendisinin de içinde bulunduğu öyküsünü, hangi raslantı sonucunda yazmıştı? Titania adlı gemiyle, Titanik´in battığı günde doğan ve doğum gününde Titanik´in battığı yerde bulunan Reeves´ in buzdağları tarafından 9 gün hapsedilmesi de raslantımıydı? Düşünür Voltaİre diyor ki; "Belki de raslantı dediğimiz şey; belirli bir şeyin bilinmeyen nedenidir..." Robertson, Stead ve Reeves bizim gibi birer insandılar. Bizler gibi normal ama bilinmeyen yönleri olan insanlar. Her insan gibi... Ve siz de; bilinmeyen raslantılarla her an karşılaşabilirsiniz... 23/40 Titanik´den sesler Kazadan kurtulanların anıları; "Kazadan bir gece önceydi, karım başıma Titanik´in sahibi olan White Star Şirketi´nin ambleminin bulunduğu kepi giydirdi, güvertedeydik ve tam o anda gökde bir yıldız parçalara ayrılarak dağıldı. Karım bundan hiç hoşlanmadığını söyledi. " 24/40 Kamarot Arthur Lewis "Babam heyecanlı, annem moralsizdi ve hayatımda ilk kez onun ağladığını gördüm. Umutsuzdu ve birşeylerin yolunda gitmediğini söylüyordu. Yedi yaşındaydım ve daha önce hiç hiç gemi görmemiştim. Çok büyüktü, herkes çok heyevanlıydı, kamaraya indik, babam anneme yatmasını ve sakinleşmesini söyledi ama annem bütün gece oturdu, ta ki kazaya kadar ve sadece ben kurtuldum. " 25/40 Eva Hart "Woolston´da yaşıyorduk, okul öğleyin tatil edildi ve Titanik´in limandan ayrılışını görmeye götürüldük. Öğretmenimiz başımızdaydı, sonra Titanik yavaş yavaş iskeleden ayrılmaya başladı; bu onu son görüşümüzdü, Southampton sularında gittikçe uzaklaşıyordu. Yanımda yaşlı bir adam vardı, eliyle iyi şans işaretleri yaptıktan sonra başını salladı, sonra yüksek sesle hiç umut olmadığını söyledi." 26/40 Lois Brown Jacobs Nasıl battı? Titanik nasıl battı? O kadar çok kuram var ki; bunların en yenilerinden bir tanesi kasıtlı batırıldığı yolunda; tabii ki sigorta parası için. Ama buzdağının nasıl gemiye çarptırıldığının cevabı yok, yanlız ilginç iddialar ortaya atılıyor. Titanik´in Kuzey Atlantik´in derinliklerinde yattığını hepimiz biliyoruz. 27/40 Buzdağı, gemiye sancak tarafından çarpmış ve çelik levhaları yarmıştı. Ünlü tiyatrocu Thomas Andrews gemi batarken ön tarafta bulunan beş su geçirmez kamaranın birisindeydi. Çarpmanın hemen ardından kamaralara buzlu deniz suyu dolmaya başladı. Aslında kamaraların sadece birisi delinmişti ama su kolayca diğerlerine de geçti, Andrews olayın tanığıydı yani su geçirmez denilen kamaralar su geçiriyordu. 28/40 Aynı şey su geçirmez denilen alt bölümlerde de oldu ve Titanik bu yüzden kolayca battı. Jack Thayer, Titanik´in batmadan evvel su yüzeyindeyken iki bölündüğüne inanıyor ve anlatıyondu ama çok kişiye göre kaza böyle olmamıştı fakat 1985´de Dr. Robert D. Ballard, Titanik´i okyanusun dibinde iki parça olarak buldu. 29/40 Ballard ve ekibi Titanik´in pruvasından kırıldığını belirledi çünkü yara alınca gerilime dayanamamış ve denizden evvel içeri dolan sert havanın basıncıyla ikiye bölünmüştü. Bugün iki parça birbirlerinden yarım kilometre uzaklıkta ayrı yönlerde duruyor. 30/40 Titanik´in batış nedeni söylenceleri az değildir; * Titanik, kardeşi Olympic´le beraber sigortalanıp, ikisi de kasıtlı mı batırıldı? * Mürettebat ve Kaptan Smith sarhoş muydular? * Gemi subayı Murdoch, neden kendini öldürdü? * Kaptan Smith´in de intihar ettiği, telsizle gerçekten bildirilmiş miydi? * Niçin görevliler dürbünle çevreyi gözlemediler? Oysa bu yapılsaydı, buzdağı çok önceden görülebilirdi. * Titanik buzdağını son anda görüp dönmeye çalışırken, önce kıçından sonra da önünden iki defa mı yara aldı. * Su geçirmez bölmeler neden açıktı? * Söylendiği gibi Californian adlı gemi veya bilinmeyen bir diğer gemi, Titanik´i batarken görmesine rağmen yardıma gelmedi mi? Kurtulanlardan birçok kişi, bir geminin ışıklarını gördüklerine dair yeminler ediyorlardı. 31/40 Bunları biliyor musunuz? * Biliyor muydunuz... Bazı yolcuların köpekleri güvertede bulunan köpek kulübelerindeydi. Bunlardan birisinin değeri 750 £´du ve 1912 yılında bu miktar çok büyük bir paraydı. Bugünkü değeri £ olarak hesaplanıyor. * Biliyor muydunuz... İkinci Dünya Savaşı sırasında, adı "Titanic" olan bir propaganda filmi yapıldı. Gemide gizli olarak bulunan bir Alman subayının hikayesiydi. * Biliyor muydunuz... Yolcuların bazıları, gemi batmadan biraz evvel, jimnastikhanede bisiklete biniyorlardı. * Biliyor muydunuz... Titanik´in birinci sınıf kamaralarının ve dinlenme salonunun bazı pencereleri ve kepenkleri, İngiltere Alnwick´de bulunan White Swan Oteli´nden alınmıştı. 32/40 * Biliyor muydunuz... Titanik´den kurtulan gemi subaylarının ve mürettebatın hiçbirisi yaşamlarının kalanında mesleklerini sürdürmelerine rağmen asla kaptan olamadılar. * Biliyor muydunuz... Titanik, Southampton´dan ayrıldıktan hemen sonra kömür depolarında yangın çıkmış ve söndürülmüştü. * Biliyor muydunuz... Kurtulanlardan birisi olan gemi subayı Murdoch, gemi batmadan evvel intihar etti, aslında elindeki tabancayla kalabalığın filikalara hücüm etmelerini engellemekle görevliydi. * Biliyor muydunuz... Gemi batmaya başladıktan sonra uzaklaşan ilk cankurtaran filikasında sadece 28 kişi vardı, oysa filika 64 kişilikti. * Biliyor muydunuz... Titanik limandan ayrılmadan evvel demirlerini alırken, çıpaların birisi yakınındaki bir geminin iplerine takıldı ve neredeyse onu batırıyordu ve geminin adı Titanik´in asla göremeyeceği limanın adıydı; "New York" 33/40 Biliyor muydunuz... Faciadan hemen sonra, New York´da bir söylenti yayıldı; Titanik´in batış nedeni bulunmuştu çünkü kargonun konulduğu yerin gizli bir bölmesinde demir kafesli bir sandığın içinde bir lahit vardı. Lahit ve içindeki Mısır kralının mumyası, ABD´de gizlice satılmak üzere eski eser kaçakçıları tarafından gemiye yüklenmişti. Mısır inançlarına göre bu hırsızlık, tanrılara karşı bir hakaretti ve Anubis´in kudreti buna izin vermezdi. Tanrılar Titanik´i batırdı ve mumya denizin dibini boyladı. 34/40 Belki... İki yıl sonra, söylenti yine başladı ama bu kez farklıydı; mumya batmadan evvel kaçırılmıştı yani gemide bulunan kaçakçılar veya kaçakçı gemicilere rüşvet vererek, mumyayı ambardan çıkarttırmış ve bir filikaya yükletmişti. Ve şirketin subaylarından birisi bu öyküyü onaylıyordu. Sonra kaçakçı rüşvet vermeye devam ederek, mumyayı Carpathia gemisine yüklemeyi de başararak, New York´a getirdi. Ama şansı orada sona erdi, satış yapılamadı, kimse mumyayı almıyordu. Kaçakçılar mumyayı geri götürmeye karar vererek, bu kez Empress Of Ireland adlı gemiye yüklediler ve Empress Of Ireland´da battı ama mumya yine kurtarıldı ve Ameriya´ya geri döndü. Sonuncu kez yine bir gemiye yüklenerek, yola çıkarıldı ama kader kararından dönmüyordu. Üçüncü gemi de torpillenerek batırıldı. Geminin adı Lusitania´idi. Kimliği bilinmeyen gizemli firavun sonunda huzura kavuşmuştu. 35/40 Biliyor muydunuz... Titanik mitleri neredeyse sonsuzdur. Örneğin Kaptan Smith´in bir bebeği kurtararak, bir filikaya kadar yüzerek götürdüğü ve sonra yine yüzerek geriye döndüğü ve gemiyle beraber battığı anlatılır. Weekly World News gazetesine göre olay gerçektir. Titanik´de bulunan altınların ve mücevherlerin miktarı bilinmiyor zaten kargo kesin olarak belgelenmemişti; ama gemide kesin olarak bulunan Ömer Hayyam´ın el yazması mücevher işli "Rubaiyat"ı büyük kayıptı. Kargo listesinde, bir de yeni Renault otomobil vardı 36/40 Kim uğursuzdu? İki gazeteci olan John Eaton ve Charles Haas´a göre, mumyanın kaderini paylaşan gerçek birisinden söz ediyorlar; adı Frank "Lucky-şanslı" Tower. Tower, belki de gezegenin en uğursuz denizcisiydi. İlk önce Titanik´de ateşçiydi, kazadan yüzerek kurtulmuş ve ölümü atlatmıştı sonra o da Empress of Ireland´ın mürettebatına katıldı ve o da battı, Tower bu kez çok zor kurtulmuştu. 37/40 En son işini bulduğunda mutluydu ama bu uzun sürmedi, Lusitania´da iş bulmuştu, gemi ayaklarının altında sulara gömülürken Tower haykırıyordu; "Şimdi zamanı geldi mi?" Bu öykü iki gazeteci tarafından anlatılmasına ve Ripley´in ünlü "İster inan, ister inanma" külliyatında yer almasına rağmen, tarihçiler tarafından onaylanmadı; tarihçiler üç geminin mürettebat listesinde bu isimde birisinin bulunmadığını söylüyorlardı. 38/40 Ripley ise, gemicinin adının farklı olduğunu söylerek, işin içinden sıyrıldı; peki üç gemide de aynı isimli biri var mıydı? Evet, bir değil, birkaç kişi vardı ama bunların aynı kişiler olup olmadığı asla anlaşılamadı. Fakat bunlardan birisinin öyküsü kesin gerçekti; Aslında Titanik´in kamarotlardan Violet Jessup, White Star Gemi Şirketi´nin gerçekten de lanetli kişisidir. 39/40 Genç kadın, önce şirketin Olympic gemisindeydi, geminin Hawke şilebiyle çarpışıp batmasından kurtuldu, sonra Titanik´de de hemşire asistanı olarak görevlendirildi ve yine kurtuldu. Violet, Şirketin üçüncü gemisi olan Britannic´de görevini yaparken son yolculuğuna çıkmıştı. Violet´in kaderi White Star Şirketi´nin gemileriyle aynıydı. 40/40 Titanic batarken keman çalan adam kadar boşvermiş. titanic boşvermek umursamamak keman mutsuzluk hüzün acı üzüntü üzülmek ilgi görmemek See more posts like this on Tumblr titanic boşvermek umursamamak keman mutsuzluk hüzün acı üzüntü üzülmek ilgi görmemek More you might like Bir yerlerde var olduğunu bilmek yetiyor sanırım. farklı şehirler mesafe uzaklık aşk özlem mutsuzluk yalnızlık acı hüzün hissetmek - Herşey güzelmiş gibi davranmaktan Nerden bilebilirdin ki sahte dünyasında nefes aldığını. aci acı hüzün yeter insanlar sahte nefes intihar dünya world love aşk acısı aşk acıtır ask karanlık mezar mezarlık satan kitap book Müzik music guitar gitar nefes alamıyorum nefes almak ölüm ölüm var die rol yapmak Hiçsizleşiyorum, çürüyorum Yok oluşum kaçınılmaz. çaresizlik acı aci hüzün yorgunluk hayat müzik gitar guitar music mezarlik mezar bitkinlik kitap book adreno yeter dünya insanlar ölüm die death Neden aynı duyguları hissettiğim insanlarla farklı şehirlerdeyim ? mesafe duygu farklı şehirler özlem uzaklık acı hüzün yalnızlık mezarlık mezar muzik melodic music acuostic guitar song black yazar ölüm ölüm var ölümlü dead die death flowers gül aşk acıtır aşk acısı acı acı çekmek canımın acısı tumblrboy tumblr aşk artists on tumblr tumblr cute tumblr Her zaman mutlu olacağınızı düşünmeyin veya mutsuz olacağınızı, bir kısım var olmadan diğer kısım var olamaz evrenin kuralları1. - Æ denge mutsuzluk mutluluk kural evren evrensel gerçek mantık yinyang tumblr aci mezarlik hüzün yorgunluk yeter gitar guitar music muzik hayat bitkinlik bitmek İnstagram; mezarlıktaki_yazar obeyy07 mezar mezarlik aci yalnizlik muzik music guitar violin yazar yazı saranızım satanic satan devil devilman akustik acuostic gitar ask hüzün acilar senfoni Mutluluk uzaklara gitmiştir, gelmemizi bekliyordur belki de. hüzün mutluluk beklemek yolculuk uzaklaşmak gitmek mesafe sanyecaox See this in the app Show more batan geminin malları tanımının çıkış noktası olması muhtemel fantastik dörtlü... geçen ay istanbul'dan ankara ya gitmek üzere esenler otogarına gittiğimde askere gidecek bir delikanlı ve etrafında kümelenmiş mahalle eşrafının meşaleler ve davul zurna eşliğinde ankara'nın bağlarımsı bir doyumsuz kulak işkencesine maruz kaldığımda hatırladığım bol bahşişin havasına kapılan zurnacının otobüs gittikten sonra bile coşkuyla öttürmesi bana; bu titanik müzisyenlerinin türk olabilirliği ihtimalini ne olur şu son parça da bitsin, öyle batalım .allah'ım ne olur askerin dayısı gaza gelip, bir ellilik daha toka etsin. berat albayrak'ı hatırlatan müzisyenlerdir. ... çok ayıp ediyorlar! mahalle yanarken saçlarını tarayan hanımefendilerin ruh ikizleridir... tam şu an bu ruh hali içinde olmak, aslında senden ve hayatından birşeyler yitip gidiyor ama bir taraftan da etrafındakilere çaktırmama durumu gereksiz soğukkanlılık ve ciddiyet. türkiye şartlarında hala okumaya devam eden ben bugün yenikapı'da toplanacak müzisyenler topluluğudur. nagahan alçı ve yandaş tv yorumcusu profnereden proflarsa?ve de filikaları çoktan doldurmuştu. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. Haberler > Titanik Filmi Hakkında Öğrenince Buz Dağına Çarpmış Etkisi Yaratacak 21 Bilgi - 1650 Çekildiği tarihte 200 milyon dolar bütçesiyle tarihin en pahalı yapımı olan epik-romantik film Titanik'ten daha önce hiç duymadığınız ilginç bilgileri sizler için derledik. 1. James Cameron filmde sözlü şarkı olmasını istemiyordu. 2. Film müzikleri için ilk olarak Enya’nın kapısını aşındıran yönetmen olumsuz yanıtla dönünce teklifi James Horner'a götürdü. 3. Ayrıca Kate Winslet, filmin kendisiyle özdeşleşen "My Heart Will Go On" şarkısından nefret ediyormuş. 4. Senaryoyu bitirdikten sonra James Cameron Titanik'te gerçekten hayatını kaybetmiş J. Dawson isimli bir kişinin mezar taşına rastladığında epey şaşırmıştı. Çünkü senaryoda yer alan Jack Dawson karakteri tamamıyla kendi hayal ürünüydü. 5. Film şirketi, Jack karakterini Matthew McConaughey’nin oynamasını isterken James Cameron, Leonardo DiCaprio’nun oynaması için çok ısrar etmiş. 6. Gerçek Titanik'in kalıntılarını görmek için denizaltıyla dalan James Cameron, geminin yolcularından daha çok gemiyle zaman geçirdi. 7. Kate Winslet'in haricinde Gwyneth Paltrow, Nicole Kidman, Madonna, Jodie Foster, Cameron Diaz ve Sharon Stone Rose rolü için düşünülen diğer isimlerdi. 8. Filmde gemi batarken çalmaya devam eden müzisyenler senaryo güzelleşsin diye yaratılan bir sahne değil. Gerçekte de insanları sakinleştirmek için gemi batana kadar çalmışlardır. 9. Kaptan Smith rolü ilk olarak Robert De Niro'ya teklif edildi. Sağlık sorunları nedeniyle Robert De Niro rolü geri çevirmek zorunda kaldı. 10. Uzunluğu 3 saat 14 dakika olan filmin 1912'de geçen sahnelerinin tamamı 2 saat 40 dakika tutacak şekilde ayarlandı. Bu süre gerçek Titanik'in buz dağına çarptıktan sonra batma süresi. 11. Ayrıca gerçek geminin buz dağına çarpma süresi 37 saniye olduğundan bu sahneler filmde de 37 saniye sürüyor. 12. Filmin yapım aşamasında kullanılan kod ismi Planet Ice'dı. 13. Rose’un gemi batarken üzerine giydiği ceket ona 2 beden büyüktü çünkü yönetmenin amacı Rose'u savunmasız ve narin göstermekti. 14. Çekimlerin son gününde muziplik yapmak isteyen birkaç kişi yemeklerin içine uyuşturucu karıştırdı ve 80 kişi halisünasyonlar sebebiyle hastaneye kaldırıldı. 15. Kate Winslet su içinde olan çekimlerde içine dalgıç giysisi giymeyi gerekli görmedi ve bu sebeple zatürre geçirdi. 16. Yönetmen, Kate Winslet ile Leonardo Di Caprio'nun daha çabuk kaynaşması için ilk önce bu çıplak sahneyi çekti. 17. Jack'in defterindeki karakalem çizimlerin tamamı yönetmen James Cameron'a aitti 18. Büyük salonu su basması sahnesi sete ve mobilyalara geri dönüşü olmayan bir zarar vereceği için tek seferde çekildi. 19. Film sinemalarda o kadar çok oynatıldı ki film makaraları zamanla zarar gördü. Dağıtımcı şirket olan Paramount zarar gören kopyaların yerine yenilerini göndermek zorunda kaldı. 20. Rose’un gemi battıktan sonra üzerine çıktığı tahta platform gerçek Titanik gemisinden geriye kalan orijinal bir parçadır. 21. Aynı karakteri canlandıran iki oyuncu da Oscar'da adaylık alarak bir ilki başardılar. Rose'un gençliğini canlandıran Kate Winslet 'En İyi Kadın Oyuncu' kategorisine, Rose'un yaşlılığını canlandıran Gloria Stuart 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' kategorisine aday oldu.

titanic gemi batarken keman çalan adam