Re Evlilikten önce alınan ve borcu devam eden mallar hakkında önemli bir kaç sual. 1-Elbette hak iddia edebilir.evlilik süresi içinde ödenen konut kredisi miktarının yarısı oranında evin dava tarihindeki değeriyle kıyaslanarak pay isteme hakkı vardır. sahibi değildir. 3-Mal ayrılığı rejimin eşine onaylatması gerekir.
RusyaUkrayna savaşı devam ederken birçok ülke yaptırım silahını Rusya'ya karşı kullandı. Sadece 9 ülkenin desteğini alabilen Rusya askerî, siyasi, ekonomik yönden kıskaca alınarak birçok uluslararası organizasyondan menedildi. İşte Rusya'ya uygulanan o
Projedesatışa çıkan konutların 193 adedi 1+1, 1023 adedi 2+1, 676 adedi de 3+1 planında. Projede daire fiyatları; 1+1 dairelerde 144 bin TL ile 283 bin TL aralığında,
Hindistanda milletvekilleri, ülkenin 16. cumhurbaşkanını belirlemek üzere yarın oy kullanacak. Ülkenin 15. Cumhurbaşkanı Ram Nath Kovind'in
Boşanmada2002 öncesi mallar. 21, Mart, 2018 Aile Hukuku kategorisinde halil87 tarafından soruldu. bir çok gideri annem tarafından karşılandı babam zaten bu süreçte eve hiç gelmedi bu davada evin alınması 2002 den önce olduğu için direk babama mı
15BXcL. 1 OCAK 2002 TARİHİNDEN SONRAKİ EDİNİLMİŞ MALLARA KATILIM REJİMİ İLE BİRLİKTE MAL REJİMİ TASFİYESİ NASIL OLACAKTIR?Eşler arasındaki mal rejimlerine ilişkin olarak, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren Türk Medeni Kanunu ile birlikte yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Edinilmiş mallara katılım rejimi TMK. 219. Maddesi uyarınca “ Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.” Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,4. Kişisel mallarının gelirleri,5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler EDİNİLMİŞ MAL SAYILMAKTADIRLAR. Ayrıca edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsamakta olup mal rejimi tasfiyesine edinilmiş mallar dâhil gereğince kişisel mal sayılanlar ise TMK. 220. Maddesi uyarınca “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,3. Manevi tazminat alacakları,4. Kişisel mallar yerine geçen değerler KİŞİSEL MALDIR. Ticari işletme veya esnaf işletmesi faaliyeti ile ilgili olarak Eşlerinin çalışmasının karşılığı olan edimlere örnek olarak eşlerden birinin ticari işletmesi veya esnaf işletmesi halinde elde etmiş olduğu gelirler; 1 OCAK 2002 YENİ TÜRK MEDENİ KANUNU İLE BİRLİKTE EDİNİLMİŞ MAL SAYILARAK MAL REJİMİ TASFİYESİNDE EŞLER ARASINDA PAYLAŞTIRILACAKTIR. Acabey, 503 önce ve tarihinden sonra eşlere ait şirketlerin hukuki durumu ne olacaktır? Şirket hisseleri kişisel mal grubundadır ancak bu hisselerden elde edilen gelirler; TMK. 219. Maddesi uyarınca KİŞİSEL MALLARIN GELİRLERİ DE EDİNİLMİŞ MAL GRUBUNA DÂHİL EDİLEREK TASFİYEYE KONU EDİLEBİLİR. Örneğin; kişisel mal sayılan şirket hisse senetlerinden elde edilen gelirler; hisse senetleri için ödenen temettü kar payları ödemeleri, şirketin aktif varlıkları; eşler arasındaki mal rejimi tasfiyesine konu edilecektir. Ancak sona eren ortaklıklardaki tasfiye payları gelir niteliğinde sayılmayacağı için kişisel mal sayılmakta olup tasfiyeye konu edilmeyecektir. Acabey, 509. Eşler aralarında sözleşme yaparak kişisel malların gelirleri edinilmiş mal grubundan çıkarılarak; kişisel mal sayılabilir. Bu husus TMK 221. Maddesinde düzenlenmiştir. TMK 221. Maddesi uyarınca Eşler, mal rejimi sözleşmesi yaparak bir mesleğin icrası veya bir işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dâhil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kararlaştırabilirler. Yine eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel mallarının gelirlerinin edinilmiş mallara dâhil olmayacağını da mal rejimi tasfiyesi ile eşler; mal rejimi tasfiyesinde KATILMA ALACAĞINI TALEP EDEBİLECEKTİR. Örneğin şirket hisseleri ya da ticari işletmeler her bir eşin kişisel malı sayılırken BUNLARDAN ELDE EDİLEN GELİRLER, KAR PAYLARI, TEMETTÜLER EDİNİLMİŞ MAL SAYILACAĞI İÇİN KATILMA ALACAĞI KAPSAMINDA TALEP EDİLEBİLECEKTİR. KATILMA ALACAĞI HESAPLANIRKEN EŞLERİN KATKI YAPMIŞ OLDUKLARINI İSPAT KÜLFETİ BULUNMAMAKTA OLUP TMK 236. MADDESİ UYARINCA “HER EŞ VEYA MİRASÇILARI ARTIK DEĞERİN YARISI ÜZERİNDEN HAK SAHİBİ OLACAKLAR; BİR DİĞER İFADEYLE EDİNİLMİŞ MAL DEĞERLERİNİN YARISI DİĞER EŞE AİT OLACAKTIR. Artık değer alacağı hesaplanırken; TMK 231. Maddesi uyarınca eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarılarak alacak OCAK 2002 tarihinden sonra boşanan eşlerin talep edebileceği bir diğer alacak ise DEĞER ARTIŞ PAYI ALACAĞINA ilişkindir. Eğer “eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacaktır.” TMK 227. MADDE. Örneğin eşlerden birine ait olan şirket üzerinde diğer eşin bu şirketin edinilmesine, iyileştirilmesine katkısı bulunmaktaysa bu katkıyı ispatlamak şartıyla meydana gelen değer artışı alacağını mal rejimi tasfiyesi davasında talep edebilecektir. Eşlerden birinin şirketinin onun kişisel malı olduğunu düşünelim. Kişisel malların geliri de kişisel maldır. Bu durumda eşlerden birinin kurduğu şirketin geliri de kişisel maldır. MK. 221. Madde. Bunun aksine anlaşma olarak; kişisel mal olan şirketin sene sonundaki bilançosundaki kar edinilmiş maldır. Bu kar tüm ortaklar arasında paylaştırılıyorsa sorun yoktur. Eşler arasında paylaşıma konu bu kar dağıtılmışsa sermayeye eklenmişse ne olacaktır? Buna doktrinde “yedek akçe” denilmektedir. Şirket karı dağıtılmamış yedek akçe olarak tutulmuşsa sonradan bedelsiz olarak dağıtılıyorsa aslında bu dağıtımın bedelsiz olmadığı ortadadır. Bu durumda da yedek akçenin edinilmiş mal olduğunu kabul etmemiz gerekir. Tasfiye edilecek malların tasfiye tarihindeki sürüm değeri esas alınır. Şirket hisselerinin de bir gerçek değeri bir de nominal değeri vardır. Şirket hisselerinin sürüm değeri gerçek şirket bazen elde etmiş olduğu karı ortaklara dağıtmayıp yatırıma dönüştürebilir. Örneğin; şirket elde ettiği 10 lira karın 4 lirasını yatırıma dönüştürebiliyor. Bu durumda şirketin o bilançoya göre 6 lira kar elde ettiği gözükse de yatırıma dönüştürülen 4 TL de edinilmiş mal olarak kabul edilip tasfiyede dikkate alınması dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. Şirket bilançosunda gösterilen rakamlar brüttür. Yani vergiler vs. düşürülmüş değildir. Dolayısıyla bu miktar üzerinden eşlere paylaşım yapılamayacak gelir önce nete çevrilecek ve bulunan miktar tasfiyeye konu eşlerden biri tarafından kurulmuş ve onun kişisel malı ise fakat sonradan şirket büyümüşse hisseleri yükselmiş ve artmışsa ne olacaktır? Bu artış endüstriyel artışsa yani 10 TL’lik şirket değeri1 milyon TL’ye kısa sürede yükselmişse mal rejimi tasfiyesinde şirketin sürüm değeri, yani 1 milyon TL’lik yeni durumu dikkate alınacaktır. Bu artış endüstriyel bir artıştır. Bu artış, eşlerden birinin olağanüstü çalışması karşılığı oluşan bir değer artışıdır. Bu yüzden bu bölüm edinilmiş mal olarak tarihinden önce mal rejimi tasfiyesinde şirketlerin durumu nasıldır?Bu tarihten önce şirketin elde ettiği kar ve zararı şirketin sahibi olan eşe ait olacaktır. Ama diğer eşin katkısı mevcutsa bu katkı payını tarihinden sonra ise şirketin gelirleri edinilmiş mal olarak değerlendirilebilecektir. Ticari mahkemelerce şirketin her yıla ait defterlerinin getirtilip bilirkişi, mali müşavir tarafından şirketin bilançolarının çıkarılması ve her yıla ait aktifleri ve pasiflerinin hesaplanarak, kar dağılımı yapılıp yapılmadığı bu neticede aktif mal varlığının ne kadar olduğunun tespiti yapılmalıdır. Yine bilirkişi tarafından; – sermaye artırımı yapılıp yapılmadığı – kar payının sermayeye eklenip eklenmediği- kar payının yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediği hesaplatılmalıdır. Bu hesaplamalar sonrasında hangi kalemler sonra edinilmişse bunlar edinilmiş mal olarak kabul edilir ve eşler arasında artık değere paylaştırma alacağı olarak ifade etmek gerekirse; Yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminden önce yürürlükte olan 1 Ocak 2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi kabul edilmekteydi. 4722 Sayılı Kanun 10. Maddesi dikkate alındığında da Bu tarihinden önce evlenen eşler arasında tabi oldukları mal rejimi ne ise ona göre tasfiye yapılır 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren ise eğer eşler 1 yıl içinde başkaca bir mal rejimi sözleşmesi yapmadılarsa bu tarihten itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Ayrıca eşler bu 1 yıllık süre zarfında yasal mal rejiminin evlenme tarihinden itibaren geçerli olacağını ayrılığı rejimine ilişkin olarak ise TMK 222. Maddesi uyarınca eşlerden her biri kendi yasal sınırları içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim yararlanma ve tasarruf hakkını korur. 743 sayılı MK 189. Maddesine göre “Eşlersen her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait olacaktır. 1 Ocak 2002 tarihinden önce yasal mal rejimi olarak sayılan mal ayrılığı rejiminde eşlerden birine ait mal üzerinde diğer eş edinilmiş mal rejiminden farklı olarak herhangi bir hak talep edememekte olup eşlerin evlilik birliğinin devamı sırasında kazanmış oldukları malları kendilerine ait olacaktı. Örneğin eşlerden birine ait olan şirket hisseleri üzerinde diğer eşin talep hakkı bulunmamaktaydı. 743 Sayılı mülga MK 170. maddesi uyarınca taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihte edinilen mal varlığına dair olarak eşler katkı payı talebinde bulunabilmektedir. Eşin katkı payı alacağında bulunabilmesi için de parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekmektedir. Bir diğer ifadeyle 1 Ocak 2002 tarihinden önce mal ayrılığı rejimine tabi olunan dönemde eşlerden birinin sahip olduğu mal üzerinde eğer diğer eşin bir katkısı varsa bu KATKI PAYI ALCAĞI mal rejimi tasfiyesi davalarında ancak talep ilişkin olarak bazı emsal Yargıtay kararları ise şunlardır HUKUK DAİRESİE. 2015/9379K. 2016/1291T. … ile … aralarındaki katkı payı esasen katkı payı alacağı, değer artış payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … 2. Aile Mahkemesi’nden verilen … gün ve … sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için … Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı … ile vekili Avukat … ve karşı taraftan davacı … ile vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine, karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldüKARAR Davacı … vekili, müvekkilinin evlilik birliği içinde edinilmelerinde katkıda bulunduğu bir araç, iki mesken ve bir şirketle ilgili fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak TL katkı payı, TL değer artış payı ve TL katılma alacağı olmak üzere şimdilik davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını da tamamladığı tarihli dilekçesi ile talebini TL katkı, TL değer artış payı ve TL katılma alacağı olmak üzere TL şeklinde ıslah Bülent vekili, davacının şirkete katkısı olmadığını, meskenin birinde ziynetler ve eski araçla katkısı olduğunu ancak bu meskenin satılarak diğer dava konusu meskenin alındığını, satış parası ile ikinci mesken için çekilen kredinin kapatıldığını, araç için çekilen kredinin halen ödenmekte olduğunu açıklayarak davanın reddini davanın kısmen kabul kısmen reddine, TL katkı payı alacağının, TL’sinin dava, kalan TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile, TL katılma alacağı ve TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir 6100 sayılı HMK 33. m. İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteklerine tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin TKM yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi TKM 170 m. TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanun’un yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir eBK 544, TBK 646 m.Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir TKM 186/1 m. Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır TKM 189 m. Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire maaş, gündelik, kar payı vs gibi sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay’ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları ziynet, miras, bağış vs gibi kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır. Bundan sonra da, kalan miktara her bir eşin çalışmaları ile elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının kabulü ile oranları ayrı ayrı göre, öncelikle toplu katkının satın alma tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem edinme bedeli hem de dava tarihindeki sürümrayiç değerleri ayrı ayrı tespit konusu malvarlığına, başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının dışında kalan bölümüne eşlerin çalışmaları karşılığı elde edilen düzenli gelirlerle yapılan katkı oranının belirlenmesi bakımından ise; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, çalışılan bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup belirlenerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı saptanmalıdır. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır 4721 sayılı TMK 227 m. Denkleştirme TMK 230m hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır TMK 227/1 m. Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler TMK 227/2 m. Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden TMK ve denkleştirmeden TMK elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının TMK toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin TMK yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır TMK 236/ Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürümrayiç değeri esas alınır TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir TMK’nun 222 m.Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem olaya gelince; eşler, tarihinde evlenmiş, … tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, … tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir TMK 225/son. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği tarihine kadar mal ayrılığı 743 sayılı TKM bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir 4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/ Tasfiyeye konu mallardan … plakalı araç …, … ada … parselde 4 nolu mesken …, …ada… parselde… nolu mesken … tarihinde davalı adına alınmış, dava konusu … Dış Ticaret ise tarihinde evlilik birliği içinde kurulmuştur. Şirkette davalının %50 hissesinin olduğu anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır TMK tarafından, hükme esas alınan tarihli bilirkişi raporundan hareketle, davacı kadının ziynetlerin satışından gelen parayla 4 nolu mesken alımına katkıda bulunduğu, kişisel malı niteliğindeki kooperatif hissesinin satışından gelen para ve işyerinden ayrılırken aldığı kıdem tazminatı ile şirket kuruluşunda katkı sağladığı, aracın kazalı hali ile edinilmiş mal olduğu, 8 nolu meskenin de çekilen kredinin tamamının kapatılması sebebiyle tümü ile edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerektiği açıklanarak bilirkişi hesaplamasına uyulmuş ve yazılı şekilde hüküm Dosya kapsamına, toplanan delillere ve taraflarca sunulan kayıtlara göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken TL sermaye ile kurulduğu ve davalının %50 hissesi olduğu anlaşılan şirketin kuruluşunda davalının hisse payının ödenmesinde davacıya işyerinden ayrılması sebebiyle ödenen TL kıdem tazminatının kullanıldığının kabulü yerindedir. Ancak kıdem tazminatının 743 sayılı TKM’nin uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir, dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı bölümünün kişisel mal TKM 189, 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatının ise edinilmiş mal grubuna gireceği TMK 219/1 gözetilmeksizin TMK’nun 228. maddesine göre yapılan hesaplama sonunda çıkan miktarlara göre hesaplama yapılması, diğer yandan davacının kişisel malı olduğu sabit olmakla birlikte tarihinde satılan kooperatif hissesinden gelen paranın aradan geçen uzun süreye, bu sürede paranın bankada değerlendirildiğini iddia eden davacı tarafın soyut tanık beyanı dışında başka bir belge ve delil sunamamasına rağmen … tarihinde kurulan şirketin kuruluşunda katkı olarak kabul edilmesi hatalıdır. Şirketin kuruluş tarihi itibarıyla edinilmiş mal olduğu anlaşıldığına göre Mahkemece yapılması gereken iş; TL toplam kıdem tazminatının az yukarıdaki açıklamaya göre öncesi çalışmasının karşılığı olan TL’sinin davalının %50 hissedarı olduğu TL kuruluş sermayeli edinilmiş mala davacının kişisel malı ile katkı olduğunu, çıkacak % 23,246 oran ile doğru hesaplanan şirketin öz varlık karşılığı çarpılması sonunda çıkacak miktarın şirket yönünden davacının değer artış payı alacağı, özvarlık değerinden bulunan bu miktar çıkartıldıktan sonra kalan miktarın ise artık değer, artık değerin yarısının da davacının şirketle ilgili katılma alacağı bulunduğunu gözetmek, taleple bağlılık kuralı ile kazanılmış haklara riayet etmek Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davalının da kısmen kabulünde olduğu üzere … tarihinde davalı adına alınan 4 nolu meskenin alımında davacının bir kısım ziynet eşyaları ile davacının evlilik öncesi sahibi olduğu kişisel mal niteliğindeki aracı da kullanılmış, bu evin bakiye alım değeri ise borç alınarak kapatılmış, bilahare alınan borç da taraflarca ödenmiştir. 4 nolu mesken … tarihinde satılmıştır. Diğer dava konusu 8 nolu mesken ise … tarihinde davalı adına alınmış, alımda davacının kişisel malı niteliğindeki kooperatif hissesinin satışından gelen paranın yarısı peşinat olarak kullanılmış, bakiye miktar için banka kredisi çekilmiş, kredi borcu … tarihinde tümüyle kapatılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan raporda gerek 4 nolu gerek 8 nolu meskenle ilgili değerler hesaplamada dikkate alınarak davacı lehine alacak nolu meskenin alımında kullanılan davacıya ait araç ve ziynet bedelleri davacının kişisel malı niteliğinde, kişisel maldan edinilmiş mala yapılan katkıdır. 4 nolu meskenin alımında kullanılan borç para ise daha sonra taraflarca ödendiğine göre edinilmiş maldan edinilmiş mala kayan değerdir. 8 nolu meskenin alımında kullanılan peşinat ise davacının satılan kooperatif hissesine ödenen aidatlar düşünüldüğünden kısmen kişisel maldan, kısmen edinilmiş maldan edinilmiş mala yapılan katkı niteliğindedir. Banka kredisinin tamamının evlilik içinde tümüyle kapatılması sebebiyle ayrı hesaplama yapılması gerekmediği düşünülebilirse de kredinin ödeme tarihi, 4 nolu meskenin satış tarihi ve toplanan deliller karşısında 4 nolu meskenin satışından gelen para ile 8 nolu mesken için çekilen kredinin kapatıldığının, dolayısı ile 4 nolu mesken için ayrıca bir hesaplama yapılmaması gerektiğinin kabulü gerekir. Bu açıklamalar karşısında 8 nolu meskenin alımında davacının satılan kooperatif hissesinden gelen miktardan TL, 4 nolu meskenin davacının kişisel mal niteliğindeki bölümünden gelen miktara göre TL toplamı TL değer artış payı alacağı bulunduğu, 4 nolu meskenle ilgili ayrı hesaplama yapılamayacağından 8 nolu mesken sebebiyle ayrıca davacı lehine TL artık değerin yarısı oranında da katılma alacağı hakkı olduğu dikkate alınmalıdır. Mahkemece kişisel mallarla katkıda hata yapılmamış ise de 4 nolu meskenin satışından gelen para ile 8 nolu meskene ait kredinin kapatıldığı gözetilmeden her iki mesken için de ayrı ayrı hesaplama yapılması, bu şekilde davalı aleyhine sonuç yaratılması doğru değildir. Mahkemece hüküm kurulurken davacının talebi, taraflar lehine ve aleyhine doğacak kazanılmış haklar gözetilmeli, davacının fazlaya ilişkin haklarını da saklı tuttuğu dikkate alınmalıdır..//..3- Dava konusu … plakalı araç evlilik içinde … tarihinde boşanma dava tarihinden yalnızca 45 gün önce banka kredisi ile satın alınmıştır. Davacının aracı kullanırken kaza yaptığı, aracın değerinin düştüğü, çekilen kredinin ise TL ve 36 ay vadeli olduğu, aracın karar tarihine en yakın tespit edilen değerinin ise TL olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu hususlar gerekçeye göre Mahkemenin de kabulündedir. Çekilen kredinin boşanma dava tarihi sonrasına isabet eden kısmı davalının denkleştirmeye esas kişisel malı niteliğinde olup, aradaki 45 günlük süre ve kaza sebebiyle aracın değerinin olağan dışı azalması dikkate alındığında bakiye kredi borcu sebebiyle araçtan dolayı herhangi bir artık değer olmayacağından davacı lehine araç nedeniyle katılma alacağı hesaplanması da mümkün değildir. Mahkeme kabulünde de olduğu üzere araçla ilgili artık değer olmadığından davacı tarafın katılma alacağı talebinin reddi gerekirken katılma alacağı hesaplamasında genel formül içerisinde dikkate alınması, bu şekilde araçla ilgili de alacak hesabı yapıldığına dair tereddüte sebep olunması doğru olmamıştır. Araçla ilgili açık temyiz bulunmamakta ise de; davacı lehine alacak hesaplanmasına yönelik uygulanan genel formülde diğer mal varlığı değerleri yanında araçla ilgili değerlerin de kullanılmasından dolayı bu hususta da değerlendirme ve açıklama göre de; davacı vekili her bir alacak kalemi ile ilgili ayrı ayrı talep miktarlarını gösterdiği halde değer artış payı alacağının ıslah edilen miktarının TL olduğu gözden kaçırılarak talepten fazla olacak şekilde TL. değer artış payı alacağına hükmedilmesi de hatalı Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıdaki 1 , 2 ve 3 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca davalı lehine BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca TL Avukatlık Ücreti’nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, tarihinde oybirliğiyle karar YARGITAY2. HUKUK DAİRESİE. 2007/12851K. 2008/5837T. Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan günü temyiz eden Ö. K. vekili Av. C. F. ve karşı taraf vekili Av. F. N. K. geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp Taraflar tarihinde evlenmiş, tarihinde açılan boşanma davası sonucu boşanmalarına karar verilmiş, bu karar tarihinde arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihinde sona ermiştir. Taraflar arasında evlilik tarihinden tarihine kadar mal ayrılığı TKM. m. 170. bu tarihten rejimin sona erdiği tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.4722 madde 10/1, 4721 madde 202/1.Davacı evlilik birliği içerisinde önce edinilen ve davalı koca adına kayıtlı olan şirket hissesinin edinilmesine yine kocanın ortağı olduğu şirket adına alınan otomobile ve kocanın üçüncü kişiden alım suretiyle iktisap ettiği 14 parselde kayıtlı taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu ileri sürerek bu katkılarına karşılık fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla dava dilekçesiyle YTL’nin tahsilini istemiş bilahare bu miktarı tarihli dilekçeyle ıslah ederek YTL’yeçıkarmıştır. Davacı dava dilekçesinde bunların haricinde tarihinden sonra edinilen mal varlığıyla ilgili olarak rejimin tasfiyesiyle katılma alacağı olarak YTL’nin tahsilini de yapılan inceleme ve hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve yeterli yapılacak iş; tarihinden önce davacı, kocanın ortağı olduğu şirket adına alınan otomobile ve kocanın nakti sermaye koyarak ortak olduğu şirket hissesine ve kocaadına aynı dönemde alınan taşınmaza, önceki evliliğinden kendisine bırakılan taşınmaz ve otomobili satarak ve Karşıyaka’daki kendisine ait dükkanı elden çıkartarak bunlardan gelen parayla katkıda bulunduğunu ileri sürdüğüne göre, kadın adına evlilik öncesi bu mallara ait kayıtların getirtilmesi, bunların elden çıkartılma tarihlerinin tespiti, bu suretle önce edinilen taşınmaz, şirket hissesi ve kocanın ortağı olduğu şirket adına araca katkıda bulunup bulunmadığının tespiti varsa, bunun oranının belirlenmesi, belirlenenbu oranın sözü edilen malların ve şirket hissesinin dava günündeki değerleriyleçarpımı sonucu kadının katkı alacağının ortaya çıkartılması, tarihinden sonraki dönemde kocanın edinilmiş mallarıyla kişisel mallarının ayrı ayrı tespiti, bu yapılırken Türk Medeni Kanununun 220/3. maddesindeki karineden yararlanılması, kocanın edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcında var olan şirket hissesinin onun kişisel malı olduğunun TMK. 220/2. md. bu rejimin başladığı andan rejimin sona erdiği tarihe kadar şirket hissesine karşılık almış olduğu ya da hak kazandığı temettülerin edinilmiş mal kabul edilmesi, varsa Türk Medeni Kanununun 229. maddesinde sayılan eklenecek değerlerin ilave edilmesi, aynı Kanunun 230. maddesinin gözetilmesi ve bu suretle artık değerin tespiti 231. ve artık değer üzerindeki katılma alacağının edinilmiş malların tasfiye anındaki sürüm değerlerininesas alınarak TMK. 232. md. hesaplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca kazanılmış haklarda gözetilerek hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyleyetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana iadesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar HUKUK DAİRESİE. 2007/6042K. 2007/8727T. MAL REJİMİ Sona Erdiği Tarihler Arasında Şirket Tarafından Davalıya Payı Dikkate Alınarak Bir Temettü Verilmiş İse Bunun Tesbiti Kar Payı Verilmemiş Ancak Şirkete Ayın Olarak İlave Yapılmış İse Bunun da Belirlenmesi Gerektiği • EDİNİLMİŞ MALLARIN TASFİYEDE DİKKATE ALINACAĞI Mal Rejiminin Sona Erdiği Sırada – Katılma Alacağı Hesaplanması Yoluna Gidilmesi Gerektiği • KATILMA ALACAĞI Mal Rejiminin Sona Erdiği Sırada Mevcut Olan Edinilmiş Malların Tasfiyede Dikkate Alınacağının Gözetilmesi Buna Göre Katılma Alacağı Hesaplanması Gerektiği • OTOMOBİLİN EDİNİLMİŞ MAL OLUP OLMADIĞI Araştırılması Gerektiği 4721/ 236ÖZET 4721 Sayılı Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile mal rejiminin sona erdiği tarihler arasında şirket tarafından davalıya payı dikkate alınarak bir temettü verilmiş ise bunun tesbiti, kar payı verilmemiş ancak şirkete ayın olarak ilave yapılmış ise bunun da belirlenmesi, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiyede dikkate alınacağının gözetilmesi buna göre katılma alacağı hesaplanması yoluna konusu otomobilinde edinilmiş mallar yerine geçen değerlerden olup olmadığı da Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin gün ve 7011-111 sayılı ilamiyle bozulmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldüKARAR 1- Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme isteği Toplanan delillerden; tarafların evlendikleri, tarihinde boşanma davasının açıldığı, tasfiyenin de istenildiği, boşanmanın kesinleştiği, mal rejiminin sona erdiği MK. md. 225/2 davanın konusunu oluşturan şirketin kurulduğu, dava konusu şirkete ve otomobile davacı tarafından maddi bir katkıda bulunmadığı hissesi kocanın kişisel malıdır. Kişisel malın yerine geçen değerlerde kişisel maldır. MK. md. 220/2-4 Kişisel malın geliri ise aksine sözleşme yapılmadığı sürece edinilmiş maldır. MK. md. 219/4, 221/2 Mahkemece yapılacak iş; 4721 Sayılı Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği ile mal rejiminin sona erdiği tarihleri arasında şirket tarafından davalıya payı dikkate alınarak bir temettü verilmiş ise bunun tesbiti, kar payı verilmemiş ancak şirkete ayın olarak ilave yapılmış ise bunun da belirlenmesi MK. md. 221 , mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiyede dikkate alınacağının gözetilmesi MK. md. 235 buna göre katılma alacağı hesaplanması yoluna gidilmelidir. MK. md. 236 Dava konusu otomobilinde edinilmiş mallar yerine geçen değerlerden olup olmadığı da araştırılmalıdır. MK. md. 219/5 İşin temyiz incelemesi sırasında bu yönün gözden kaçtığı ve yazılı şekilde bozma yapıldığı anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemizin bozma kararının kaldırılmasına, hükmün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 440-442 maddeleri uyarınca davalının karar düzeltme isteminin kabulüne, dairemizin tarihli 7011/111 sayılı bozma kararının kaldırılmasına, hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, davacının karar düzeltme isteğinin yukarıda l. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 442. maddesi ile 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 52. maddesi hükmünce takdiren 160 YTL. para cezasının, harçlar kanunu uyarınca YTL. ilam harcının karar düzeltme isteyen davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, gününde oybirliğiyle karar verildi.
Eşiniz nakit sıkıntısı ya da üzerindeki borcu yüzünden yaşadığınız evi, sizin rızanız olmadan elden çıkarabilir ya da ipotek altına sokabilir. Aile Konutu Şerhi, bu durumda devreye giriyor ve eşlerin mağduriyetini önlemek için bir yaptırım kumar borçları yüzünden birçok insan bu nedenle evsiz kalabiliyordu. Şimdi durum bir nebze değişse de yine de eşlerden birinin, diğerinin haberi ya da rızası olmadan, yaşadıkları gayrimenkulü satıp yeni bir mağduriyet doğurmasına rastlanıyor. Boşanmaların bu kadar sık yaşandığı günümüzde, eşlerin mallarının paylaşımı konusu da oldukça gündemde. Peki bir boşanma halinde, ya da evlilik sırasında eşiniz, sahip olduğunuz mülkü satabilir mi, devredebilir mi? Hangi malları nasıl koruyabilirsiniz?Siz sahip olduğunuz gayrimenkulü güvenceye almak için ne yapmak gerektiğini biliyor musunuz? YTT Uluslar arası Hukuk Bürosundan Avukat Mert Yalçın ve Avukat Kortan Toygar bize bu konuda rehberlik etti. İşte detaylar...Bengü Öner Aile Konutu Şerhi nedir? Biraz açıklayabilir misiniz?Mert Yalçın Şimdi Aile Konutu Şerhi, yeni medeni kanun 01/01/2002 tarihi itibariyle hayatımıza girmiş olan ve Türk Hukuku için devrim niteliğinde olan bir kavram. Çünkü eski gelenek ve göreneklerimize baktığımızda, modern Türkiye'nin geleneklerine uymayan bir takım kurallar vardı. Bu yeni kanunla beraber yeni bir düzenleme yapıldı. Aile Konutu Şerhi, Türk Medeni Kanunu 194 maddesinde esas olarak düzenlenip, ilgili maddeleri de 240, 254 ve 652. maddeler. 194. madde der ki, "Eşlerden biri, diğerinin açık rızası bulunmadıkça, Aile Konutuyla ilgili kira sözleşmesini fesh edemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Şimdi bu emredici bir hüküm, aksi kararlaştırılamaz. Bengü Öner Aile Konutu Şerhi için aranan şartlar neler? Hangi şartlarda getirilebilir?Mert Yalçın Öncelikle evliliğin devam ettiğini kanıtlayan vukuatlı nüfus cüzdanı örneği ya da evlilik cüzdanı ile, konutun aile konutu olduğunu belirten muhtarlık kaydı ya da apartman yönetiminden alınan bir belge ile, tapu kadastro müdürlüklerinin aile mahkemesi kararıyla, bir konut üzerine aile konutu şerhi konulabilir. Benim şahsıma göre Aile Konutu Şerhi koymanın temel nedeni, eşin, çocukların ekonomik olarak teminat altına alınmasıdır. Çünkü zamanında kumar borcu yüzünden evi ipotek verme olaylarıyla çok sık karşılaşıyorduk. Özellikle kumarhanelerin açık olduğu dönemlerde... Ayrıca, erkek egemen toplumdaki bu düzeni de bertaraf ediyor bu uygulama. Yani bu kanun tek taraflı bir işlem yapılmasını Öner Nasıl bir başvuruyla yapılabilir?Mert YalçınYeni düzenlemeye göre Aile Konutu Şerhi, tapuda eşlerden birinin, ilgili belgelerle birlikte başvurusuyla yapılabiliyor. Eskiden mahkeme emri isteniyordu şimdi ise çok daha kolay şekilde yapılabiliyor. Bengü Öner Kiralanan konuta aile konutu şerhi getirilebilir mi peki?Mert Yalçın Şöyle konulabilir. Yine 194. madde der ki; "Kiralık gayrimenkulde, kiralayana yapılacak başvuru ile birlikte, diğer eş de kiracı konumundaki eş gibi sorumluluk alarak, o sözleşmenin tarafı olup; bundan sonra o konuta ilişkin yapılacak olan bildirimlerin her iki eş tarafından da yapılması sağlanabilir. Her iki eş de müteselsil yani ortak sorumlu çalışmayan, evde oturan eş için Aile Konutu Şerhi, bizim mutlak olarak tavsiye ettiğimiz bir uygulama. Çünkü sonuçları, ailenin refahı için etkili Öner Bu şerhi uygulayan kişilerin kazancı ne olur?Mert Yalçın Kötü niyetli eşin izinsiz mal kaçırması bu şekilde engellenmiş oluyor. Boşanma durumunda eşler bu ortamı savaş alanına çevirebiliyor. Mal varlığı her zaman bir numaralı silahtır. Boşanmak isteyen eş, genel olarak -ani bir durum yoksa- son 3 ayını mal varlığı planlaması yaparak geçirir. Bunun en önemli şekli de mal varlığı transferidir. Biraz kurnazlık yapıp, 3 ay dişini sıkıp, yıllık gelirlerini borçlu halde bile teslim edebilir. Kendisini kredi borçlu gösterebilir. Bütün bunlar bir senaryonun parçası aslında. Aile konutu şerhi, ekonomik olarak güçsüz olan eşin korunması için çok önemli bir unsurdur. Varlığı özellikle Türk kadınına bir güvence teşkil eder. Azınlık da olsa Türk erkekleri de tabi ki Öner Bir taşınmazın aile konutu şerhi altına girmesi için hangi nitelikte olması gerekir?Mert Yalçın Aile konutu şerhi aslında yukarda bir kavram. Yargıtay’ımızın çok güzel kararları var. Yüce Yargıtay der ki; " Konutun aile konutu olarak kabul edilmesi için, eşlerin çocukları ile birlikte yaşamaları zorunlu değildir. Kanunda her ailenin bir aile konutunun olabileceği kabul edilmiştir. Yazlık ev, yayla evi, dağ evi gibi ikinci nitelikli konutlar aile konutu olarak sayılmamaktadır. " Dolayısıyla burada konsantrasyonumuz, ailenin yaşam ve ortak oturma ihtiyacını karşılayan konut kavramı olacaktır. Yazlık evin, geçici yaşam olduğu için aile konutu şerhi kapsamına girmez. Kanun şunu da söylüyor, ortak yaşama dair apartman yönetimi ya da ilgili amirin bir deklarasyonu, beyanı ya da muhtarlıktan alınacak belge ibrazını zorunlu tutuyor. Bengü Öner Evlilikten sonra alınan mallar, boşanma durumunda nasıl değerlendiriliyor?Mert Yalçın Çiftler 1/1/2002 tarihinden sonra evlendilerse, mal rejimleri, mal ortaklığı şeklinde değerlendirilir. Şu an, aksi kararlaştırılmadığı sürece evlilikle birlikte uygulanan mal rejimi, edinilmiş mallara katılım rejimidir. Yani evlilik birliği içerisinde tarafların edindiği mallar, miras gibi kendi özel malları haricinde olanlar, eşlerin yeni edindiği mallarda bir ortak yaşam var ise bir aile konutu şerhi konulabilir. Kortan Toygar Yalnız bir tane konuta, yaşanan konuta aile konutu şerhi konulabilir. Mert Yalçın İkametgah ilmuhaberi istenmesinin nedeni de bu Toygar Ben bir ekleme yapacağım. Aslında bu kavramlar yaklaşık gibi görünse de ayrı kavramlar. Aile konutu şerhi, tamamen insanların oturduğu, yaşadığı evi koruyan bir şerh, mesela kiracıysa o sözleşmenin eşlerden biri tarafından fesh edilmemesi, sokakta kalmamaları için. Ya da sahip oldukları evleri, eşlerden birinin borcu yüzünde, nakit darlığı yüzünden ipotekle ellerinden alınmaması için uygulanıyor. Edinilmiş mallara katılım apayrı bir şey. 2002'den sonra evlilik içinde bir mal alınmışsa, bu ev, araba, arsa olabilir. Bir boşanma halinde bunlar eşlere eşit oranda paylaştırılır. Mert Yalçın Toparlarsak, bizim tavsiyemiz, herkesin yasal haklarını bilmesi ve bunları uygulaması dolayısıyla daha rahat bir hayat sürmesidir.
Dünya Gazetesi'nden Avukat Filiz Metin'in Yazısı... Günlük hayatımızda eşlerden biri ölünce sağ kalan eş ve diğer mirasçılar doğrudan miras hukuku hükümlerine göre mirasın intikali işlemlerin gerçekleştirse de, hukuken durum tam olarak da böyle değildir. Zira eşlerden birinin vefat etmesi, mal rejimine son veren hallerden biridir. Ölüm halinde sağ kalan eşin miras hukukundan doğan hakları olduğu gibi, aile hukukundan doğan da birtakım hakları bulunmaktadır. Hatta sağ kalan eşin veya diğer mirasçıların aile hukukundan doğan talep hakkı önceliklidir. Şöyle ki; bir eş vefat ettiğinde, öncelikle eşler arasındaki aile hukukundan doğan mal rejiminin tasfiyesi yapılır, ardından miras paylaşımına geçilir. Bu durumda sağ kalan eş, ölen eşin mirasçılarına karşı mal rejiminin tasfiyesi davasını yöneltebileceği gibi, ölen eşin mirasçıları da bu davayı sağ kalan eşe yöneltebilirler. Medeni Kanunu’muzun yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Ocak 2002’den önce “mal ayrılığı rejimi” kabul edilmiş iken, bu tarih itibariyle yasal mal rejimi olarak "edinilmiş mallara katılma rejimi" geçerlidir. Bu tarihten önce evlenmiş olsalar dahi, eşler bir sözleşme ile başka bir paylaşım oranı belirlememiş iseler, kanun gereği bu rejime tabi olmuşlardır. Bir eşin ölümü halinde, terekede edinilmiş mallar varsa, ya da sağ kalan eşin edinilmiş malları varsa, iki tür tasfiye söz konusu olur. Birincisi, aile hukuku kaynaklı mal rejimi tasfiyesi, ikincisi de, miras hukukundan doğan mirasın tasfiyesidir. Mal rejiminin tasfiyesi, mirasın tasfiyesinden önceliklidir. Bir başka ifadeyle, mirasın paylaşılması, mal rejimi tasfiyesinin sonucuna bağlı olacağından, mal rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağının belirlenmesi, mirasın tasfiyesi davası için bekletici mesele oluşturacaktır. Sağ kalan eş ile ölen eşi arasındaki mal rejiminin tasfiyesi öncelikli bir hukuki işlemdir. Sağ kalan eş ölen eşi ile aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan haklarını varsa aldıktan sonra ölen eş adına kalan malvarlığı mirasa konu olacaktır. Sağ kalan eşin mal rejiminden kaynaklanan bu hakları “yasal eş olma hali”nden kaynaklanmakta olup mirasçılık sıfatından ayrıdır. Bir başka ifadeyle, bir eşin ölümü halinde sağ kalan eş, ölen eşin hem mirasçısı olmakta hem de evlilik içinde edinilmiş veya edinilmesine katkı sunduğu mallar açısından terekeden alacak hakkına sahip olmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesi aile mahkemesinin, mirasın tasfiyesi ise sulh mahkemesinin görev alanına girer. Yasal mal rejiminin tasfiyesinden doğan katılma alacağı hakkı, parasal bir alacak hakkı olup ayni değil nakdi bir talep hakkı doğurur. Yasal mal rejiminin tasfiyesinde, kural olarak ölen eşin sadece "edinilmiş malları" tasfiyeye dahildir. Edinilmiş mal, sonra eşlerin evlendikleri andan itibaren kimin mülkiyetine olursa olsun evlilik süreci boyunca edindikleri tüm varlığını oluşturur. Sağ kalan eşin talep edebileceği edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır; 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir. Mal rejiminin ölüm anında sona ermiş sayılacağından mal rejimi tasfiyesinde, sağ kalan eş, çocuklar ve diğer mirasçılar arasında tasfiye yapılmadan önce, eşler arasındaki mal rejimi tasfiyesinin yapılır. Ardından diğer mirasçılar açısından miras hükümlerine göre tasfiyeye geçilir. Bir başka ifadeyle, sağ kalan eşin kişisel malları tasfiye dışında tutulur. Sağ kalan eş, ölen eşin edinilmiş mallarının yarısını aldıktan sonra miras paylaştırma aşamasına geçilir. Bu aşamada tereke ölen eşin kişisel malları ile edinilmiş mallarının yarısından oluşmaktadır. Sağ kalan eş, mal rejiminden kaynaklı haklarını aldıktan sonra yine ölenin mirasçısı olarak terekedeki payını Medeni Kanun'un miras hükümlerinde yer alan oranlara göre alacaktır. Kanun sağ kalan eşe bu haklar dışında, aile konutu şerhli taşınmazın miras payından düşülmek kaydıyla kendisine verilmesini yani aile konutunun talep edilebilmesi hakkını da tanımıştır. Yargıtay 8 inci Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış kararlarında da belirtildiği gibi; sağ kalan eşin katkı payı, katılma alacağı veya değer artış payı alacağı, terekenin borcunu oluşturur. Buna karşılık ölen eşin sağ kalan eşten olan bu tür alacakları da terekenin aktifine eklenir. Dolayısıyla yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, mirasın tasfiyesini de etkilemekte olup bu hususta mal rejimi tasfiyesi miras tasfiyesinden önceliklidir. Ölen eşin mirasçısı konumunda olan sağ kalan eş, öncelikle aile mahkemesinde dava açmak suretiyle edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesini talep ederek 01/01/2002 tarihinden sonraki dönem için edinilmiş malların yarısını talep etmeli, bu talebin mahkemece değerlendirilmesi sonucunda mal rejiminin tasfiyesi payını aldıktan sonra mirasın tasfiyesine katılmalıdır. Sağ kalan eşin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir talep ve davasının olması halinde; sağ kalan eşin miras hakkı yanında ayrıca edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan değer artış payı alacağı veya artık değere katılma alacağının da bulunması sebebiyle, sağ kalan eşin mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı terekenin borcu olduğundan öncelikle bu borcun ödenmesi gerekecektir. Daha sonra kalan tereke miktarı üzerinden sağ kalan eşin miras payı belirlenecektir. Sağ kalan eşin katılma alacağı tereke borcu olarak kaydedilir. Buna karşılık ölen kişinin diğer eşin malvarlığındaki katılma alacağı da terekenin aktifine eklenir. İlgili hükmün diğer bir sonucu da, mal rejiminin eşlerden birinin vefat etmesiyle sona ermesi halinde edinilmiş mallardan doğan katılma alacağını talep hakkı ölen eşin mirasçılarına geçer. Ancak mirasçıların talep hakkı sınırsız ve süresiz değildir. Mirasçılar katılma alacağı taleplerini sağ kalan eşe karşı 10 yıllık sürede ileri sürmelidirler. Aksi halde, talep hakkı zamanaşımına uğrayacak ve mirasçılar sağ kalan eşten herhangi bir istemde bulunamayacaklardır. Her ne kadar eşlerin ve vefat halinde ölen eşin mirasçılarının edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan alacak hakları bulunsa da bu talep dava yoluyla ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla, eşlerin veya mirasçıların kanuni süreler içerisinde ve usulüne uygun şekilde bu taleplerini dava etmeleri gerekmektedir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmelidir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, eşin de mirasçı olması sebebiyle, miras payları oranında edinilmiş mallara katılma alacağından doğan borçtan miras payları oranında sorumludurlar. Hemen belirtelim ki, sağ kalan eş katılma alacağı veya değer artış/katkı payı alacağı nedeniyle alacaklı konumdayken, mirasçı sıfatı nedeniyle de borçlu konumdadır. Bu nedenle, sağ kalan eşin evlilikteki mal rejimi nedeniyle sahip olduğu alacak hakkı hesaplanırken, kendisinin de mirasçı olması nedeniyle miras payı oranında alacak miktarı indirilmelidir. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip herkese ölen kişiden kendisine mal kalmamış olsa da mal rejiminin paylaştırılmasıyla borç kalmış olabilir. Miras paylaşıldıktan sonra dahi zaman aşımı süresi olan 10 yıllık geçmemiş ise sağ kalan eş mirasçılara ya da mirasçılar murisin hakkı için sağ kalan eşe karşı katılma alacağı davası açabilir. Güncelleme Tarihi 29 Mart 2021, 0532
Eşin Ölümü Halinde Miras ve Mal Paylaşım Nasıl Olur. Mallara katılma rejimi Türk Medeni Kanunu tarafından yasal mal rejimi olarak kabul eşler kendi aralarında belirledikleri herhangi bir rejim bulunmadığı zamanda kanun eşler için mallara katılma rejimini olan yasal mal rejimini Ölümü Halinde Miras ve Mal PaylaşımMallara katılma rejimine göre eşlerin evlendikten sonra alınan mallar üzerinde eşit hakları bulunmasıdır. Evliliğin bittiğinde sona eren mal rejimi ölüm sebebiyle de bitmişse evlilik yine de mal rejimi sona son bulan evlilikte hayatta kalan eş, ölen eşin mirasçısıdır. Ölen kilinin malları yani terekesi mirasçılara paylaştırılmadan önce hayatta olan eşin maldaki katılım hakkı eş mallardan katılım hakkını aldıktan sonra da mirasçı olarak payına düşen malı alır. Aynı zamanda mirasçı olan hayatta kalan eşin mirastaki payı, diğer mirasçılara göre sonrası mal paylaşımı ile ilgili hususlar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 499. maddesiyle sonrasında yer alır. Türk Medeni Kanunu 499. maddeye göre hayatta kalan eş, ait olduğu zümreye göre miras bırakana aşağıdaki şekillerde mirasçı olur. Eşin Ölümü Halinde Miras ve Mal PaylaşımHayatta kalan eş vefat eden eşin alt soyuyla birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte birini alır. Alt soyda kimler vardır? Çocuklar, torunlar, torunlarının çocukları, çocuklarının torunları şeklinde devam eder. Bu kişiler ölen kişinin mirasının ilk eden eşin anne ve babasıyla mirasçı olursa yaşayan eş, mirasın yarısını kişinin büyük anne ve büyük babaları ve onların evlatları ile birlikte mirasçı olursa eş, mirasın dörtte üçünü alır. Eğer onlar hayatta değilse yaşayan mirasın tamamını Ölümü Halinde Miras ve Mal PaylaşımÖlenin Çocuğu ya da Torunu Varsa Eşin Miras ve Mal PaylaşımÖlen eşin altsoyu birinci dereceden mirasçıdır. Miras bırakanın çocukları, torunları, onların çocukları alt soy Medeni Kanunu’nda yer alan hükümlere göre ölen eşin alt soyu ile mirasçı olursa hayatta olan eş, mirasın dörtte birini 1/4 alır. Şöyle de diyebiliriz alt soy ile birlikte mirasçı olduğunda eşin mirastaki payı mirasın dörtte biridir. Eşin Ölümü Halinde Miras ve Mal PaylaşımÖlenin Çocuğu ya da Torunu Yoksa Eşin Miras ve Mal PaylaşımEşlerden biri öldüğünde yapılan mal paylaşımında eğer ortada çocuk veya torun yoksa eş ikinci dereceden mirasçı olanlarla mirası paylaşır. Yani ölen kişinin anne ve babasıyla paylaşım anne babasıyla yapılan mal paylaşımında eş mirasın dörtte ikisini 2/4 alır. Mirasın kalanıysa ikinci zümre mirasçılarındır. Onların arasında paylaşılır. Eşin Ölümü Halinde Miras ve Mal PaylaşımÖlenin Anne ve Babası Yoksa Eşin Miras ve Mal PaylaşımÖlen kişinin anne ve babası hayatta değilse, büyük anne ve büyük babaları arasında miras paylaşılır hayatta kalan eşle. Böyle bir durumda hayatta kalan eş mirasın dörtte üçünü 3/4 büyük anne ve büyük babalardan herhangi biri bile hayatta değilse eş mirasın tamamını bırakan kişinin ikinci zümreden mirasçı olan yakını da yoksa üçüncü zümre mirasçılarının mirastan pay alma hakkına sahiptirler. Bu durumda hayatta olan eş mirasın dörtte üçünü üçüncü zümreden mirasçı olan kişiler kimlerdir? Ölenin amcası, halası, teyzesi, dayı üçüncü zümreden mirasçılardır. Eşin Ölümü Halinde Miras ve Mal PaylaşımÖlüm Halinde Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı HakkıEşlerden birinin ölmesi durumunda ölenin mirasının net ortaya çıkması için yaşayan eşin var olan mallardan katılma hakkını alması mal rejimi olan mallara katılma rejiminin yaşayan eşe evlilik sonrası edinilen mallardan eşit oranda hakka sahiptir. Yaşayan eş bu katılma hakkını alınca kalan mallar mirası oluşturur. Miras davası öncesinde öncelikli olarak eşin katılma hakkını alması mahkemesinde mal rejimi tasfiyesi davası görülürken mirasın tasfiyesi sulh hukuk mahkemelerinde yapılır. Parasal alacak hakkı kapsamında yer alır yaşayan eşin katılma alacağı ile katkı Medeni Kanunun yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal rejimi mallara katılma rejimidir Ocak 2002’den beri. Yasal mal rejimi olarak kabul edildiği tarihten itibaren evlendikten sonra edinilen mallar üzerinde eşler eşit haklara sahip rejimi Türk Medeni Kanunu’nda yer alan durumlar ile eşlerden birinin ölmesiyle sona erer. Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerden birinin çalışıp çalışmaması önemli değildir. Yasa bu hakkı eşlere böylece ev işleriyle ilgilenen ve çalışmaya zamanı olmaya eşleri korur ve adaletsizlik olmasının önüne geçmeye çalışır. Eşlerden biri öldüğünde diğer eşin katılma hakkı öncelikle bu malların varsa borcu olan miktar mallardan çıkarılıp öyle bırakanın öncelikli borcu sağ olan eşin katılma alacağıdır. Bu nedenle ölen eşin mirası belirlenmesi için sağ kalan eşin katılma alacağı terekeden çıkarılır. Terekeden çıkarılan katılma halkından sonra kalanlar mirası miras sağ olan eşin de yer aldığı mirasçılar arasında paylaşılır. Sağ olan eş katılma alacağı karşısında hem borçlu hem alacaklı konumundadır. Çünkü terekenin borcu olan katılma hakkı çıkarılmadan mirastan kendine düşen payı da Medeni Kanunu madde 240’da Eşya Konutu ve Ev Eşyası’ başlığı altında şöyle bir ibare yer alırSağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinden kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinden kendisine mülkiyet hakkı tanımasını sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinden mülkiyet hakkı kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakkı kullanmaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır. Eşin Ölümü Halinde Miras ve Mal Paylaşım nasıl Ölümü Halinde Miras ve Mal Paylaşım ve Sıkça Sorulan SorularMAHKEMECE VASİYETNAMENİN OKUNUP OKUNMADIĞI VASİYETNAMENİN İPTALİ DAVASI AÇILIP AÇILMADIĞININ ARAŞTIRILMADIĞIMahkemece, vasiyetnamenin okunup okunmadığı, vasiyetnamenin iptali davası açılıp açılmadığı araştırılarak ve davalı tarafından ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/43 Esas sayılı dosyasında açılan veyargılamasının devam ettiği anlaşılan dava tarafların miras paylarını etkileyeceğinden HMK’nın 165. maddesi gereğince bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen bu hususlar üzerinde durulmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması BIRAKANIN KİRA GELİRLERİNİ ALDIĞININ SOMUT DELİLLER İLE DAVALI TARAFINDAN İSPAT EDİLEMEDİĞİDavalı çekişmeli bağımsız bölümü devir alması nedeniyle kendisine ait kiraları mirasbırakanın aldığını savunmuş ise de; Yapı Kredi Bankası’nın cevabi yazılarında davalıya ait hesaptan ATM aracılığıyla nakit çekildiğinin bildirildiği, kimin çektiğinin ise tespit edilemediği, mirasbırakanın anılan kira gelirlerini deliller ile davalı tarafından ispat edilemediği, öte yandan dinlenen tanık beyanları uyarınca mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğu ve mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacının bulunmadığı, ayrıca çekişmeli 4 no’lu bağımsız bölümün satın alınmasında davalının annesi …’nın da katkısı olduğu kabul edilmiş ise de; anılan bağımsız bölümün …’nın ölümünden tarafından 1983 yılında edinildiği bir Bütün halinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın ikinci eşinden ziyade ilk eşinden olma kızına mal kazardırmak amacıyla hareket temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedilmesi ASIL İRADE VE AMACININ TESPİT EDİLECEĞİ – DAVALILARIN MURİSİN BAŞKA YERDE DE EVİNİN BULUNDUĞU İDDİASININ ASLININ ARAŞTIRILACAĞIMirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, davalı yanın ve davalı tanıklarının, mirasbırakanın başka yerde de evinin olduğu yönündeki beyanları karşısında çekişme konusu taşınmaz dışında mirasbırakan adına kayıtlı başkaca taşınmaz bulunup bulunmadığının etraflıca konusu taşınmaz ile dava konusu olmayıp mirasbırakan adına kayıtlı olan taşınmaz haricinde mirasbırakan adına kayıtlı başkaca taşınmaz bulunması halinde taşınmazların değerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla edilen taşınmazın değerinin mirasbırakanın toplam mal varlığına oranı, temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığı saptanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi BIRAKANIN KİRA GELİRLERİNİ ALDIĞININ SOMUT DELİLLER İLE DAVALI TARAFINDAN İSPAT EDİLEMEDİĞİDavalı çekişmeli bağımsız bölümü devir alması nedeniyle kendisine ait kiraları mirasbırakanın aldığını savunmuş ise de; Yapı Kredi Bankası’nın cevabi yazılarında davalıya ait hesaptan ATM aracılığıyla nakit çekildiğinin bildirildiği, kimin çektiğinin ise tespit anılan kira gelirlerini aldığının somut deliller ile davalı tarafından ispat edilemediği, öte yandan dinlenen tanık beyanları uyarınca mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olduğu ve mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacının bulunmadığı, ayrıca çekişmeli 4 no’lu bağımsız bölümün satın alınmasında davalının annesi …’nın da katkısı olduğu kabul edilmiş ise de; anılan bağımsız bölümün …’nın ölümünden sonra mirasbırakan tarafından 1983 yılında bütün halinde değerlendirildiğinde mirasbırakanın ikinci eşinden ziyade ilk eşinden olma kızına mal kazardırmak amacıyla hareket ettiği, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedilmesi VASİYETNAMENİN OKUNUP OKUNMADIĞI VASİYETNAMENİN İPTALİ DAVASI AÇILIP AÇILMADIĞININ ARAŞTIRILMADIĞIMahkemece, vasiyetnamenin okunup okunmadığı, vasiyetnamenin iptali davası açılıp açılmadığı araştırılarak ve davalı tarafından ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/43 Esas sayılı dosyasında açılan ve yargılamasının devam ettiği anlaşılan miras paylarını etkileyeceğinden HMK’nın 165. maddesi gereğince bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen bu hususlar üzerinde durulmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
HAKKIMDA SON YAZILARIM Avukat Yasin GİRGİN, 1977 Ankara doğumludur. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş ve sonrasında 2 yıl boyunca Özel Hukuk Master programına devam yılları arasında yaptığı hakimlik dönemi dışında 13 Kasım 2000'den bu yana serbest avukatlık faaliyetini icra kitabı ve çok sayıda makalesi bulunan GİRGİN'in 120 köşe yazısı Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır. GİRGİN, halen okur sorularını cevapladığı köşe yazılarını kaleme 483 9313 numaralı telefonumuzdan bize ulaşabilirsiniz. Boşanma Davalarında Mallar Nasıl Paylaşılır? boşanmada mal paylaşımı 2020, çekişmeli boşanmada mal paylaşımı, boşanmada mal paylaşımı ve nafaka, boşanmada araba paylaşımı, boşanmada ev paylaşımı, boşanmada mal paylaşımı 2020, anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı, boşanmada mal kaçırma 1926’dan Önceki Dönemde Boşanmada Mal Paylaşımı 1926 yılından önce Türk Hukuku’nda karı-koca mal rejimi kavramı ve buna ait çeşitli kurallar yoktu. Eşlerden her birinin kendi mallarında eskisi gibi zilyet ve bunlara tasarrufta zilyet olması, yani tam anlamıyla mal ayrılığı vardı. Kocanın, eşini her an boşanma hak ve yetkisine sahip olması karşısında kadının kendi malları üzerindeki hak ve menfaatleri tam olarak sağlanmış oluyordu. 1 Ocak 2002’den önce edinilen mallarda da kadının hakkı olabilir 743 sayılı Medeni Kanun ise, yasal mal rejimi olarak mal ayrılığını kabul etmekle beraber, onun yanında mal birliği ve mal ortaklığı gibi iki farklı mal rejimini de düzenlemiş böylece de eşlere farklı üç mal rejimi türünden dilediğini seçebilme imkânını sağlamıştı. 1 Ocak 2002’de 4721 sayılı yeni Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesinden önceki dönemde yapılan evlilikler için mal ayrılığı sistemi benimsenmiştir. Yani bir evlilik 1 Ocak 2002’den önce başlamışsa ve evlilik sözleşmesi de yapılmamışsa, evliliğin bu döneminde eşlerin adına kayıt ettirdikleri mal varlıkları kimin adına kayıtlı ise onun olur. Bu dönemlerde evin geçimi erkekler tarafından sağlanır, kadınlar ise çalışmazdı. Evlilik içinde alınan mallar da genellikle erkek adına kayıt edilirdi. Bu dönemde kadınların, kocalarının mal varlığında hakkı bulunmuyor; ancak çalışarak evin geçimine katkıda bulunan kadınlar ile ziynetler veya ailesinin katkılarıyla vb. şekilde eşinin edindiği mala katkı yapılması hali bu kuralın istisnasını oluşturuyor. 2002 Yılından Sonraki Dönemde Boşanmada Mal Paylaşımı 4721 sayılı Türk Medeni Kanun Dördüncü Bölüm’de “Eşler Arasındaki Mal Rejimi” başlığı altında 202- 281. maddeleri arasında eşler arasındaki malî ilişkiler, özellikle Medeni Kanunun öngördüğü çeşitli mal rejimlerinde eşlere ait olan malların yönetimi, mallardan yararlanma, mallar üzerinde tasarrufta bulunma ve eşlerin bu konudaki sorumlulukları, üçüncü kişilerin mal rejimleri karşısındaki durumları gibi konular düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler karşısında, aralarındaki yasal mal rejimini değiştirmemiş eşlerin 1 Ocak 2002 tarihinden önceki malvarlıklarına 743 sayılı Kanun’a göre mal ayrılığı, 1 Ocak 2002’den sonraki malvarlıklarına ise edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır. Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü, başka bir mal rejiminin kabulü, mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine karar verilmesiyle sona erer. Edinilmiş malların tasfiyesi sırasında alacağa ilişkin olmak üzere değer artış payı alacağı ve katılma alacağı olmak üzere iki taleple karşılaşılabilir. Kural olarak, 1 ocak 2002’den sonra bir eşin edindiği mal varlığının değerinin yarısı diğer eşe aittir. Diğer eşin çalışması, çalışmaması hatta fiili olarak aynı evde yaşıyor olup olmamaları dahi önemli değildir. Boşanmada Mal Paylaşımı Konusunda Sıkça Tekrar Edilen Yanlışlar Sizler gibi ben de internete giriyorum, gazete ve televizyon izliyorum. Katıldığım tüm programlarda ve sizlerden gelen sorularda maalesef bu bilgi kirliliği ile savaşmak zorunda kalıyorum. Etrafta o kadar çok fazla ve birbiriyle çelişen bilgi var ki, normal bir insan kimin söylediğinin doğru olduğunu şaşırıyor maalesef. Bu nedenle önemli gördüğüm bazı sorularınıza verdiğim cevapları buraya da aldım. Lütfen her okuduğunuza itibar etmeyin ve işi ehline bırakın. Şirket Hisselerinin Paylaşımı Nasıl Olur? Boşanma davalarında sıkça karşılaşılan durumlardan bir tanesi de eşlerden birinin ortağı olduğu şirketteki hissesinin paylaşımıdır. Eşin 1 Ocak 2002 tarihinden sonra çalışmaları karşılığında kazandıkları ile kurduğu, ortak olduğu şirketlerdeki hisse değerleri ve bu hisselerin gelirleri üzerinde diğer eşin edinilmiş mallara katılma rejimi dolayısıyla hakkı bulunmaktadır. Şirket hisseleri eğer 2002 yılından önce elde edilmiş ise, hisse sahibi eşin kişisel malı olarak kabul edilir. Bu nedenle şirketin hisse değeri paylaşıma tabi tutulmaz. Şirket hissesinin 2002’den sonra ve evlilik süresi içinde elde edilmiş olması halinde, şirket hissesinin değeri edinilmiş mal olarak kabul edilerek, istisnai durumlar dışında, mal paylaşımına dahil edilebilir. Her iki durumda da şirket hissesi nedeniyle elde edilen gelirler , tıpkı kira gelirinde olduğu gibi, edinilmiş mal kabul edilerek paylaşıma dahil edilir. Paylaşım yapılırken, hisselerin yarısı değil, değerinin yarısı paylaşılacaktır. Burada elimizdeki örnek kararlardan birini paylaşıyorum “Toplanan delillerden; tarafların evlendikleri, tarihinde boşanma davasının açıldığı, tasfiyenin de istenildiği, boşanmanın kesinleştiği, mal rejiminin sona erdiği MK. md. 225/2 davanın konusunu oluşturan şirketin kurulduğu, dava konusu şirkete ve otomobile davacı tarafından maddi bir katkıda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şirket hissesi kocanın kişisel malıdır. Kişisel malın yerine geçen değerlerde kişisel maldır. MK. md. 220/2-4 Kişisel malın geliri ise aksine sözleşme yapılmadığı sürece edinilmiş maldır. MK. md. 219/4, 221/2 Mahkemece yapılacak iş; 4721 Sayılı Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği ile mal rejiminin sona erdiği tarihleri arasında şirket tarafından davalıya payı dikkate alınarak bir temettü verilmiş ise bunun tesbiti, kar payı verilmemiş ancak şirkete ayın olarak ilave yapılmış ise bunun da belirlenmesi MK. md. 221 , mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiyede dikkate alınacağının gözetilmesi MK. md. 235 buna göre katılma alacağı hesaplanması yoluna gidilmelidir. MK. md. 236 Dava konusu otomobilinde edinilmiş mallar yerine geçen değerlerden olup olmadığı da araştırılmalıdır. MK. md. 219/5 İşin temyiz incelemesi sırasında bu yönün gözden kaçtığı ve yazılı şekilde bozma yapıldığı anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemizin bozma kararının kaldırılmasına, hükmün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.” YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2007/6042 K. 2007/8727 T. Anlaşmalı boşanma protokolü gereğince şirket hisselerinin hissedar eş tarafından diğer eşe devri kararlaştırılmış olmasına rağmen şirket hisse devri yapılmamışsa, şirket hisselerinin hükmen devir ve tescili isteğine ilişkin davada görevli Mahkeme Ticaret Mahkemesidir. Şirketin duran ve dönen ve bu şekilde aktifleri teşkil eden miktardan borçların çıkarılarak defter değerinin bulunması, bunların içinden başlangıçtaki durumuna göre tasfiye tarihindeki durumu değişen maddi duran varlıklar ve mali duran varlıkların başlangıçtaki defter değerlerinin çıkartılıp yerine söz konusu kıymetlerin tasfiye tarihi itibariyle piyasa değerleri ilave edilir Yasin Bey, ünlü bir kişi Acun Ilıcalı’nın boşanma davası ile ilgili olarak “eşinin yarı yarıya hakkı bulunmadığını, herkesin yanlış bildiğini” yazdı. Bu doğru mu? Hukuki konularda danışma verme hakkı Avukatlık Kanunu gereğince sadece avukatlarda bulunmaktadır. Zamanında bu kanunun bu şekilde yapılmış olmasının nedeni yalan yanlış, eksik bilgilerle halkın yanıltılmasının önüne geçmek olmalı. Öte yandan o kişinin söylediği söz 1 Ocak 2002’den önce iktisap edilmiş mal varlığı açısından doğrudur. Menfaatiniz için herkesin söylediğine inanmayınız. Boşanma davasında mal kaçırmanın önlenmesi için tedbir koyulabilir mi? Koyulabilirse nasıl? Boşanma davası sırasında mal kaçırmanın önlenmesi için hukuken mallara tedbir konulamaz. Bu kanun yeni olduğu için ülkenin çeşitli yerlerinde farklı uygulamalar söz konusu olabiliyor. Ancak kanuna ve Yargıtay içtihatlarına göre boşanmada mal kaçırmanın önlenebilmesi için boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi davası da açılmalı. Bu dava açılmadan boşanmada mal kaçırmanın önlenmesi için eşin malvarlığı üzerine tedbir koyulması yanlış olacaktır. Boşanmadan sonra mal paylaşımı davası açılmasının 1 yıllık süresi olduğu doğru mu? Mal rejimi nedeniyle talep hakları 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Önceden 1 yıllık zamanaşımı kabul ediliyordu, ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu aldığı bir kararla 1 yıllık zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak uygulanması gerektiğine işaret etmiştir. Boşanma olmadan malların paylaşılamayacağı doğru mu? Bu da tam doğru bir ifade değil. Eşler birbirlerine geçen kişisel mallarını boşanma davası açılmadan da isteyebilirler. Eşler arasındaki cebri icra yasağı kaldırılmıştır. Eşler birbirine dava açıp hakkını alabilir. Edinilmiş mal adı verilen, evlilik sırasında çalışma karşılığı alınan malların ise boşanma davasını açınca paylaşılmasını isteyebilirler. Son güncelleme
2002 den önce alınan mallar