Bondy is rapidly making a name for itself as a hotbed for footballing talent. The northeastern suburb of Paris was where Kylian Mbappe learned his trade as a boy, and also where a young William Saliba took his first steps of his football journey. "I grew up on an estate," our summer signing told Arsenal Player. sert küfürlü acımasızca hunharca tcvz edercesine sevenler için özel bir sayfa..🔱 RT yorum beğeni yüksek olsun 🔥 admin : 🇹🇷VOLKAN YILDIZ🇹🇷 Yeşil ağaçtan ateşin çıkarılması, tefsirlerin geneline göre, Hicaz topraklarında bulunan Merh ve Afar adında iki ağaca işarettir. Merh ve Afar ağaçları çakmak gibidirler. Afar ağacından koparılan bir dal çakmak demiri gibi üstte tutulur; Merh ağacından koparılan bir dal da çakmak taşı gibi altta tutulur. Intuitiveinterface that is easy to use on your computer, tablet, or mobile device. Prologue is designed for couples who are near one another or are many miles apart. No matter where you are, Prologue is where you start your new marriage story. Long distance functionality. Experience the benefits of Prologue even from afar. Whetheryou are reading in the same room, or driving in the car, there’s a quiet peace between you. 5. You can hear the other person’s silent thoughts. With soulmates, there is such depth to your relationship that you can feel and hear what your partner is thinking, even if it is not verbally expressed. 6. c9qJd. Zıtlıklar olmazsa, hayatın bir anlamı olur muydu? Karanlık olmasa kim anlayacaktı ki ışığın o muazzam berraklığını. Beyazın karşısında siyah olmasaydı, kıymeti bilinmezdi ki beyazın. Çünkü siyahlar fark ettirir beyazın güzelliğini. Evrende birçok rengin temelini oluşturur siyah ve beyaz. Birlikte kullanıldığında nitelik ve durum olarak zıtlığı barındırır içinde. İyiliğin karşısında kötülük olmasaydı bilinir miydi hiç onun da kıymeti? * “Herşey zıddıyla bilinir.” Meselâ, karanlık olmazsa ışık bilinmez, lezzetsiz kalır. Soğuk olmazsa hararet anlaşılmaz, zevksiz kalır. Açlık olmazsa yemek lezzet vermez. Mide harareti olmazsa, su içmesi zevk vermez. İllet olmazsa âfiyet zevksizdir. Maraz olmazsa sıhhat lezzetsizdir. LEMALAR, * Ve madem bir şeyde mertebelerin bulunması, o şeyin içinde zıddının tedahülü iledir. Meselâ ziyanın kavî ve zayıf gibi mertebeleri, zulmetin müdahalesi ile; ve hararetin ziyade ve aşağı dereceleri, soğuğun karışması ile; ve kuvvetin şiddet ve noksan miktarları, mukavemetin karşılaması ve mümânaatiyledir. Elbette o kudret-i zâtiyede mertebeler bulunmaz. Bütün eşyayı, birtek şey gibi icad eder. Ve madem o kudret-i zâtiyede mertebeler bulunmaz ve zaaf ve noksan olamaz. Elbette hiçbir mâni onu karşılayamaz ve hiçbir icad ona ağır gelmez. ŞUALAR, Yüce Yaratan, evreni zıtlıklar üzerine kurmuştur. Atomların çekirdeğindeki pozitif protonlar ile çevresindeki negatif elektronların müthiş uyum ve dengesi; O’nun bir, tek ve güçlü bir sanatkar olduğunu gösterir bizlere. Kanunları koyan da O’dur, kanunların tam zıddını yaratan da O. Hiçbir kanun ebedi değildir, tam onun zıddını da yaratır. Gücünün sonsuzluluğunun bir göstergesidir evrendeki bu zıt yaratışlar. Mesela komşu gezegenimiz olan Venüs Zühre tüm gezegenlerin aksine doğudan batıya doğru döner. Yani Venüs’te Güneş batıdan doğar. Ekseni etrafındaki bir turu 243 günde tamamlarken Güneş çevresindeki tam turunu 224 günde tamamlar. Yani Venüs’te bir gün bir yıldan daha uzundur. Çöldeki özel iki yeşil ağacın dallarının birbirine sürtülmesiyle ateş yakılır. Mesela Bedevilerin çakmak taşı gibi kullandıkları Merh ve Afar adında iki ayrı tür ağaçları vardır. Afar, çakmak demiri gibi üstte tutulur, Merh de çakmak taşı gibi altta tutulur. Her iki ağaçtan birer dal kesilip suyu akıtılır ve son­ra o iki dal birbirine sürtülerek ateş çıkarılır, yani yanmaları sağlanır. Dünyanın her yerinde kuru ağaçlar yanarken, çölde iki yeşil ağaçtan ateşi yaktıran yalnız O’dur. * Bedevîler için kibrit yerine ateş çıkaran meşhur ağacın, yeşil iken iki dalı birbirine sürüldüğü vakit ateşi yaratan ve rutûbetiyle yeşil ve hararetiyle kuru gibi iki zıd tabiatı cem’ edip, onu buna menşe’ etmekle, herbir şey, hattâ anâsır-ı asliye ve tabâyî-i esâsiye Onun emrine bakar, Onun kuvvetiyle hareket eder. Hiçbirisi, başıboş olup tabiatıyla hareket etmediğini gösteren bir Zât SÖZLER, Hayvanlar ya ot yerler ya da et, bazen ikisini de yiyerek beslenirler. Bitkiler ise topraktan beslenirler. Fakat günümüzde etle beslenen etobur yapıda 600 kadar bitki çeşidi bulunmaktadır. Mesela Venüs bitkisisinekkapan, etobur bir bitkidir, sinek ve böcek yiyerek beslenir. Dünyada bilinen 6,000 kurbağa türünün tamamı üremek için “dış dölleme” sistemi kullanır. Erkek dişiyi yakalar ve dişi yumurtalarını bırakırken erkek de eş zamanlı olarak onları döller. Yeni bir kurbağa türü olan Sulawesi kurbağası, Endonezya’nın Sulawesi adasında yaşıyor. Bütün kurbağaların zıddına, yumurtalarını içeride dölleyerek “doğum yapan” 10-12 türden birisidir. Bütün kurbağaların üremelerini dış dölleme yoluyla yaptırırken Sulawesi kurbağalarının üremelerini zıt bir şekilde doğum yolu ile yaptıran da O’dur. * çok ince, âlî hikmetler için, âlemi bu sûrette irâde ettiğinden, şu âlemin tegayyür ve tahavvülünü dahi o hikmetler için irâde etti. Tahavvül ve tegayyür için zıdları birbirine hikmetle karıştırdı ve karşı karşıya getirdi. Zararları menfaatlere mezc ederek, şerleri hayırlara idhâl ederek, çirkinlikleri güzelliklerle cem’ ederek hamur gibi yoğurarak şu kâinatı tebeddül ve tegayyür kanununa ve tahavvül ve tekâmül düsturuna tâbi kıldı SÖZLER, Yüce yaratıcı bazı canlıları erkek yaratır bazı canlıları da dişi. Cinsiyetler de cinsiyet kromozomlarına göre belirlenir. Her canlının hem kromozom sayıları hem de cinsiyet kromozomları birbirinden farklıdır. Ama cinsiyeti bazen kromozomlara bağlı olmadan da belirler. O kanunun tam zıddıyla da kendini gösterir. Bu O’nun bir güç gösterisidir, bir mesajıdır bize. İnsanlarda cinsiyetin oluşumunda görevlendirilen genler X ve Y genleridir. Erkeklerde XY, dişilerde XX+ genleri vardır. İnsanın vücut hücreleri 46 Kromozoma sahiptir. Solucanın 2, Kurbağa 26,Kedi 38, köpek 78, fil 56, serçe ve inek 60, Kümes hayvanlarında ve kuşlarda ise cinsiyet Z ve W kromozomu tarafından belirlenir. Horozlarda iki Z kromozomu ZZ, tavuklarda ise Z ve W kromozom bulunur ZW. Bazı sürüngenler, balıklar, kurbağalar, kelebek ve hatta çilekte de cinsiyet ZZ/ZW sistemi ile belirlenirler. Kraliçe bal arısı tüm yaşamı boyunca bir erkekle yaptığı birleşmeyle erkekten aldığı spermleri sperm kesesinde biriktirir. Yumurtlama sırasında bu kesenin ağzını açarak döllediği yumurtalardan dişi işçi bireyler gelişirken, kesenin kapalı tutulması sonucu döllenmeyen yumurtalardan da erkek bireyler gelişirler. Erkek arılarda, vücut hücrelerinin kromozom sayısı16, dişilerin hücrelerindekinin32 yarısı kadardır. Timsahlarda cinsiyet kromozomu yoktur. Amerikan timsahıAlligator missisipiensis, yumurtalarını 30°C’deki çevre sıcaklığında kuluçkaya yatırdığında bütün yavrular dişi, 33°C’de yatırdığında ise hepsi erkek olur. İki sıcaklık arasında ise 31 – 32°C iki cinsiyet nisbeti dengelenir. İlk 40 gün içinde sıcaklığın değişimine bağlı olarak embriyo erkeklik veya dişilik karakteri kazanır. Tropikal timsahların çoğunda ise enteresan bir durum görülür Bunlarda yüksek sıcaklıklarda 34°C dişi, orta sıcaklıkta 32°C erkek ve düşük sıcaklıkta 30°C ise tekrar dişi meydana gelir. Mesela Banggai Cardinal Balığı cinsiyetsiz doğar. Belli bir zaman sonra erkek ve dişi olurlar. Eş tutup gruptan ayrılırlar ve birlikte yan yana yüzmeye başlarlar. Dişi ilk önce yumurtaları çıkarır ve erkeğe transfer eder. Yumurtaları denizatları gibi erkek taşır. 25-27 gün sonra da, erkek balık, yumurtaları uzun dikenli denizkestanesine bırakır. Salyangoz ve solucan gibi bazı hayvanlar da çift cinsiyet taşırlar. Kendi kendini dölleyebilenler olduğu gibi, bazı hermafroditçift cinsiyetli canlılar da kendi kendini dölleyerek çoğalamaz. Bu durumda iki farklı birey karşılıklı birbirini döller. Deniz tavşanları da böyle bir hayvandır ama onların bir farkı vardır ki döllenmeden sonra erkeklik organları düşer bir gün sonra yeniden yaratılır. O, dilerse önce bir varlığı dişi, yaratır sonra onu erkeğe çevirir, dilerse önce erkek yaratır sonra onu dişileştirir. İsterse önce cinsiyetsiz yaratır sonra verir. Cinsiyetleri kromozomlarla da belirler kromozomsuz da. Kuralları yalnızca O koyar, O kaldırır. Kanunların, kuralların efendisi O’dur. Kanunlarının mahkumu değil hakimidir O. Onları, istediği gibi değiştirip iptal eden sonsuz kudret ve irade sahibidir O. Mülk de onundur, istediği gibi tasarruf eder, istediği gibi değiştirir. Bu O’nun gücünü gösterir, tesadüfen oluşması, kendi kendine olması imkansızdır. Evrendeki ekosistem hiç bozulmaz. Çünkü O’nun tasarruf eli yarattıklarının üstündedir. İlhamlarla onlara hangi yolda gideceklerini bildirir. Bazı balıklar erkek iken grubun dişisi ölürse o da dişileşir. Mesela Palyaço balıklarında en iri balık dişidir, sonra da erkek gelir. Grubun diğer balıkları, üremeyen küçük balıklardan meydana gelir. Dişi balık ölürse, erkek balık dişileşir grubun küçük balıklarında biri de büyüyerek erkekleşir. Bazı balıklarda da grubun baskın erkeği ölünce en büyük dişi balık erkekleşir. Mesela Lapin grubundan bir balık cinsinde dişi, baskın erkek ölünce grubun en büyük dişisi, erkeğe dönüşür yumurta üretirken sperm üretmeye başlar. Ancak dişinin 4 yaşından küçük olmaması gerekir. Çift yönlü cinsiyet değiştiren balıklar da vardır. Eğer balık baskın karakterde ise dişiye, emir altına girecek karakterde ise erkeğe dönüşüyor. Mesela Gobidae familyasından L. dalli cins balık böyledir. Tropik bölgede yaşayan bir kelebek türünün larvaları Hypolimnas bolina, eğer bir bakteri Wolbachia tarafından enfekte edilirse, larvalardan dişi kelebekler çıkıyor, edilmezse erkek oluyor. * Kadîr-i Alîm ve Sâni-i Hakîm, kanuniyet şeklindeki âdâtının gösterdiği nizam ve intizamla, kudretini ve hikmetini ve hiçbir tesadüf, işine karışmadığını izhâr ettiği gibi, şüzûzât-ı kanuniye ile, âdetinin hârikalarıyla, tegayyürât-ı sûriye ile, teşahhusâtın ihtilâfâtıyla, zuhur ve nüzûl zamanının tebeddülüyle meşîetini, irâdetini, fâil-i muhtar olduğunu ve ihtiyârını ve hiçbir kayıt altında olmadığını izhâr edip, yeknesak perdesini yırtarak ve herşey her anda, her şe’nde, herşeyinde Onamuhtaç ve Rubûbiyetine münkad olduğunu i’lâm etmekle, gafleti dağıtıp, ins ve cinnin nazarlarını esbâbdan Müsebbibü’l-Esbâba çevirir. SÖZLER, * Esmâ-i Hüsnânın kayıtsız ve hadsiz cilvelerine hadsiz ve kayıtsız bir meydan açmak için o küllî âdetullah düsturlarının ve o umumî kanunların şüzuzâtıyla ŞUALAR, Şimdi size bunları niçin anlattığımı bir hikaye ile de anlatacağım Temelin yanına bir yabancı gelir ve ona İngilizce bir şeyler söyler, cevap yok, Almanca bir şeyler söyler yine cevap yok, Fransızca, İtalyanca, Rusça, Arapça ve Çince bir şeyler söyler ama yine cevap yok. Arkadaşı Dursun der ki Adama bak, kaç dil biliyor be. Temel şöyle ona bir bakar ve der ki Ne önemi var, derdini bana anlatamadı ki… Bu yaratılışlar tesadüfen oluşan, basit sebeplere bağlanabilen veya tabiat yapıyor, oluyor diyerek geçiştirilecek cinsten olaylar mıdır? Bilinçli, kasıtlı ve iradeli olaylar mıdır? Her olayın arkasında yoksa O mu vardır? Tabiatta bu olup bitenler bize ne anlatıyor? O, zıtların diliyle bize ne söylenmek istiyor? O’nun kudret ve iradesi her şeyi kuşatmış ve her türlü kanunu O mu koymuştur? Öyleyse O, kanunların mahkumu değil hakimidir, isterse onu iptal mi eder? O, tabiatta yaratılan her canlının diliyle bizimle konuşuyor, kendisini bulmamızı istiyor, tabiat denilen sanatını bize sunuyor, düşünmemizi istiyor, O’nu bilmemizi, tanımamızı ve sevmemizi istiyor olabilir mi? Dr. Selçuk Eskiçubuk İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 Ana Sayfa Ramazan 2020 Komşu komşunun... Türkiye Gazetesi Havle bint Kays, Resûlullah zamanında mescitte toplandıklarını hem sohbet ettklerini hem sepet ördüklerini anlatır. Efendimiz, Hazreti Ebubekir ile hicrete çıkarken Âişe ve Esma radıyallahü anhüma deriden bir sofra hazırlar, azık koyarlar. Hazreti Esma kuşağını ikiye böler, biriyle su kabının ağzını, öbürüyle de sofrayı bağlar. Hicaz demircileri işlerinde mahirdir. Kasaplar için hususi bıçaklar medye yaparlar ki, iri ve keskindir bunlar. Efendimizin kendisine hediye edilen balı kaşık kaşık eshabına paylaştırdığı bilinir. Demek o vakitler kaşık yapılır ve kullanılır. Mişvar kovandan bal çıkarmaya yarayan ucu eğri bir tahtadır. Peki ocaklar neyle yakılır? Elbette çalı çırpıyla çölde bulunur kolayca. Merh ve afâr denilen ağaçlar kav gibi kullanılır. Sürtünce alev alırlar. Araplar “Her ağaçta ateş vardır” derler, “fakat merh ve afâr daha fazladır”. Yeri gelmişken söyleyelim su, tuz ve ateş istendiğinde hayır denmez, paylaşılır mutlaka... - 0510 Oruç ve Ramazan Oruç ve aç durmak Oruç tutmak faydalıdır Orucun farzları Günah işleyenin orucu Oruç tutmamayı mubah kılan özürler Seferde iken oruç tutmak Açıktan oruç yemek Kadınlar muayyen günlerinde iken Yasin Suresi -80 "O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz."Bu ayette değişik bir anlatımın olduğu hemen göze çarpmakta; "ağaçtan yaratılan ateş". Ayete ilişkin yapılan bazı tefsirlerde kastedilenin, ateşin yanması için gerekli olan ve ağaçlar tarafından üretilen oksijen olduğu söylenmektedir. Bu oldukça zorlama yapılış bir yorumdur, çünkü ateşin var edilmesini sadece oksijene bağlamak yetersiz kalır. Ateşin meydana gelebilmesi için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. "Yakıt" ve "oksijen" devamlı mevcut ve temas halinde ise sürekli yanma olur. Yani oksijenin tek başına ateşe kaynaklık etmesi diye birşey söz konusu değilken kalkıp oksijeni var eden ağaçların ateşi yarattığını söylemek zorlama bir yorum olacaktır. Eğer bu ayette kastedilen oksijense "ağaçtan, içinize çektiğiniz nefesi var etti" denmesi şüphesiz en daha doğru bir söylem olurdu. Aslında ayette anlatılmak istenen gayet basit. Kastedilen ağaçların birbirlerine sürtülmesi yolu ile ateş yaratılması olayıdır. Nitekim dini kaynaklarda getirilen yorumlar da bunun altını çizmiştir. Kısaca onlara da göz atmakta fayda varYeşil Ağaçta Ateşin Meydana Getirilmesi"Ölüden dirinin çıkarılması ile ilgili tereddüt ve itirazlara karşı verilen bu örnekte yine birbirine tamamen zıt görünen iki özellikten ve birincinin diğerine dönüşmesinden söz edilmektedir Islaklık ve ateş. Âyette ağaç için yeşil sıfatının kullanılması renk belirtmek için değil, bu durumdaki ağacın temel özelliği olan ıslaklığa dikkat çekmek içindir." İbn Âşûr, XXIII, 76-77 Yemyeşil ağaçtan ateş çıkarma, genellikle, bedevi Araplarca iyi bilinen merh ve afar adlı ağaçların ?ikisi de yemyeşil ve üzerlerinden su damlarken- birbirine sürtülmesiyle ateş çıkması olayı olarak açıklanmıştır. Bunların biri dişi diğeri erkek olarak düşünülmüştür. Bazı müfessirler, "Her ağaçta ateş vardır; ama merh ve afarda bolca bulunur" anlamındaki meşhur sözü de dikkate alarak burada maksadın ağaç cinsi olduğunu ve bu iki türün örneklendirme amacıyla zikredildiğini belirtmişlerdir. Zemahşerî, III, 294Bu konuda ashab-ı kiramın ünlü âlimlerinden İbn Abbas'ın şöyle bilgi verdiği rivayet edilmiştir? Arapların çakmak mesabesinde olan Merh ve Afar adında iki ayrı tür ağaçları vardır. Afar, çakmak demiri gibi üstte tutulur, Merh de çakmak taşı gibi altta tutulur. Her iki ağaçtan birer dal kesilip suyu akıtılır ve son­ra o iki dal birbirine sürtülerek ateş çıkarılır, yani yanmaları Yâsîn Sûresi'nin 80. âyetiyle verilen bilgi daha çok bu iki ağaca işarettir; aynı zamanda yeşil olan bütün ağaçları da kapsamına al­maktadır. Geniş bilgi için bak Tefsîr-i Kurtubî 15/60- Lübabu't-te'vil 4/13Dini kaynaklarda bunlar ifade ediliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, eski insanların sürtünme kuvveti ve ona bağlı artan sıcaklık konusunda pek bilgilerinin olmayışı ateşin ağaçlardan yaratıldığına dair yanlış bir inancın doğmasını da beraberinde getirmişti. İnsanlığın geçmişten gelen bu uygulaması karşısında mesela Hindular da binlerce yıl öncesinden benzer şeyleri düşünmüşlerdi. Agni Hinduizmde "ateş" tanrısı olarak bilinirdi. Hintlilerin binlerce yıl öncesine ait en eski ve en önemli dini kaynakları olan èg Veda?da şöyle bir ilahi bulunmaktadır."Günler boyunca parlayan Agni Ateş Tanrısı, sen sulardan ve taştan yaşam bulursun Ormandaki ağaçlardan ve yerde biten otlardan safça yaratılırsın, Ey İnsanların Mutlak Efendisi." èg Veda 2. Kitap "Hint Ateş Tanrısı Agni" Can Bir başka ilahide ise şöyle denmektedir;"Ah Agni, kutsal ateş, temizleyici ateş, sen ağaçta uyuyansın, sen parıltılı alevinle yükselensin..." "Kültür Tarihinde Ateş Sembolü" TokaravBu putperest ilahilerinde de görüldüğü gibi ateş tanrısının ağaçlardan yaratılığından, bu kutsal ateşin ağaçların içinde uyumakta olduğundan malzemeler eski insanların en kolay yoldan temin ettikleri ilk araç gereçlerini oluşturmaktaydı. Ağaç dallarının aynı zamanda ateş yakılmasında da kullanılıyor olması bu uygulamanın hızla yayılarak daha sonraki nesillere de kalmasına yol yaygın olması da berbaerinde ağaçlara olan bakış açısını değiştirmiş, ona farklı dinsel anlamlar yüklenmesine yol açmıştı. Oysa ki ateşin oluşmasındaki asıl sebep fizikteki sürtünme kuvvetine bağlı, iki cismin aşınması sonucu oluşan enerji ve ısınmanın bir sonucuydu. Yani ateşin var edilebilmesi için illa ağaçların olması diye bir şart bulunmuyordu. Yukardaki Kuran ayetinde de olduğu gibi bunun ağaçlara has bir nedenden kaynaklandığının sanılması geçmişten gelen bu basit uygulamanın bir sonucuydu. اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ الْاَخْضَرِ نَاراً فَاِذَٓا اَنْتُمْ مِنْهُ تُوقِدُونَTürkçe TranscriptElleżî ce’ale lekum mine-şşeceri-l-aḣdari nâran fe-iżâ entum minhu tûkidûneAbdulbaki Gölpınarlı MealiÖyle bir mabuttur ki size, yemyeşil ağaçtan ateş halketmiştir de ateşlerinizi onunla Akgül Meali Ki O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılıp çıkarandır; siz de ondan yakıyorsunuz. Hâlâ düşünmez misiniz?Abdullah Parlıyan MealiO Allah ki, yemyeşil ağaçtan, sizin için ateş meydana getiriyor da, sizde yakacaklarınızı, ondan yakıp Tekin MealiO, yeşil ağaçlardan, yeşil bitkilerden sizin faydalanmanız için ateşin unsurlarını oluşturandır. Bakın siz o sayede ateş Varol MealiO, size yeşil ağaçtan bir ateş çıkarandır. Siz de ondan Bulaç MealiKi O, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; siz de ondan Fikri Yavuz MealiO Allah ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan yakıb Sağlam MealiO, öyle biridir ki sizin için yaş ağaçtan kuru ateşi yaratmıştır. Siz de o ağaçtan ateş yakıyorsunuz. Bütün zıtların ve o zıtların fayda ve zararlarının tek sahibi O’dur.Bayraktar Bayraklı Meali“Size, yemyeşil ağaçtan ateş çıkaran O'dur. Siz ondan ateş yakarsınız.”Besim Atalay Meali 1965O, yeşil ağaçtan ateş çıkarır size; imdi onu yakarsınızCemal Külünkoğlu MealiO, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp yeşil ağaçtan, sadece odunu ya da ağaçtan üretilen yakıtı değil, aynı zamanda toprak altında binlerce yıl kalarak kömüre veya petrole dönüşen ağaçları da düşünmek ayette ayrıca ağaçların yüzyıllar sonra kömür veya petrol olarak yanma olayı ile âdeta hayata dönmesi bir diriliş örneği olarak Said 1924Yeşil bir odundan ateşlerinizi yakacak ateş hâsıl İşleri Meali EskiYaş ağaçtan size ateş çıkarandır. Ondan ateş İşleri Meali YeniO, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz.[450]Bu âyette, Arapların “marh” ve “afar” adını verdikleri iki cins ağacı yaş hâlde iken birbirine sürterek ateş yakmalarına işaret edilmektedirDiyanet Vakfı MealiYeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O'dur. İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz. Bedeviler ağaçları birbirine sürterek ve yakarak ateş elde ederlerdi. Yemyeşil ağaçtan ateş çıkarmaya muktedir olan Allah çürümüş kemikleri diriltmeye de kadirdir. Âyette buna işaret Yüksel MealiO ki, size yeşil klorofilli ağaçtan ateş çıkarandır. Nitekim onu Her türlü yaratmayı bilen Tanrı, enerjinin fotosentez yoluyla yeşil bitkilerde depolanması; yıllar ve hatta yüzyıllar sonra, odun, kömür veya petrol olarak yanma olayı ile adeta dirilmesi olayını bir diriliş örneği olarak vermektedir. Bak 4 Hamdi Yazır MealiSize o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O'dur. Şimdi siz ondan Meali OrijinalO ki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuzErhan Aktaş MealiSize yemyeşil ağaçtan ateş çıkaran O'dur. Siz, ondan yakıp duruyorsunuz. Hasan Basri Çantay MealiO, yemyeşil ağaçdan sizin için bir ateş çıkarandır. İşte bakın ateşi ondan çakıb Neşriyat MealiO ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, işte siz ondan yakıp duruyorsunuz.11“Âyet اَلشَّجَرُالْأَخْضَرُ*[yeşil ağaç] kelimesiyle remzen işâretle der Ey haşri öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden adam! Ağaçlara bak! Kışta ölmüş, kemikler gibi hadsiz ağaçları baharda dirilten, yeşillendiren, hattâ her bir ağaçta yaprak ve çiçek ve meyve cihetiyle üç haşrin nümûnelerini gösteren bir Zât’a karşı inkâr ile, istibâd akıldan uzak görmek ile kudretine meydan okunmaz!’ Sonra bir delîle daha işâret eder, der Size ağaç gibi kesîf sert, sakīl ağır, karanlıklı bir maddeden ateş gibi latîf ince, hafif, nûrânî bir maddeyi çıkaran bir Zât’tan, odun gibi kemiklere ateş gibi bir hayat ve nûr gibi bir şuûr vermeyi nasıl istibâd ediyorsunuz?’ Sonra bir delîle daha tasrîh eder açıklar der ki Bedevîler göçebeler için kibrit yerine ateş çıkaran meşhur ağacın, yeşil iken iki dalı birbirine sürüldüğü vakit ateşi yaratan ve rutûbetiyle yeşil ve harâretiyle kuru gibi iki zıd tabîatı hâli cem edip bir araya getirip, onu buna menşe’ kaynak etmekle her bir şey, hattâ anâsır-ı asliye esas unsurlar ve tabâyi-i esâsiye temel maddeler, onun emrine bakar, onun kuvvetiyle hareket eder, hiçbirisi başıboş olup tabîatla kendiliğinden hareket etmediğini gösteren bir Zât’tan, topraktan yapılan ve sonra toprağa dönen insanı, topraktan yeniden çıkarması istibâd edilmez. İsyân ile ona meydan okunmaz!’ ” Zülfikār, 25. Söz, 31-32İlyas Yorulmaz MealiO Allah ki, sizin için yeşil ağaçlardan ateş var etmiş ve sizde onu yakıp hemen Hakkı BaltacıoğluÖyle bir yaratıcı ki sizin için yemyeşil ağaçtan ateş çıkardı da siz şimdi onu Hakkı İzmirliSize yeşil ağaçtan [²] ateş çıkaran O/dur. Siz derhal ondan ateş yakarsınız.[2] Arapların çakmak edindikleri iki YakıtYeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O’dur. İşte bak siz de ondan Bu ayetle ilgili yorumlar vardır. Klasik müfessirler İbn Kuteybe ve diğerleri, Arabistan’da yetişen “merf” ve “afâr” isimli iki ağaçtan birbirine sürtmekle ateş yakmaları kastedildiğini söylerler. Bazıları yağı yakıldığında aydınlatma aracı olarak kullanıldığından zeytin ağacıdır demişlerdir. Günümüzde ise yer altında milyonlarca yıl kalmış ağaç kütlelerinin zamanla petrol ve kömüre dönüştüğünü bizim de onları yaktığımızı söylerler. Bazıları da yeşil ağaçların oksijen ürettiğini, dolayısıyla ateşin yanması için de oksijene ihtiyaç olduğunu, oksijensiz ortamda yanmadığını söyleyerek ayeti açıklamaya çalışırlar. Bu ayete Maturidî şöyle bir yorum yapar “Yeşil ağacın yeşilliği ancak sudan hâsıl olur, su ise ateşi söndürür, ateş de odunu yakar. Bu iki zıt şeyi birleştirmeye, onlardan her birini diğerinin baskısından korumaya kâdir olan varlık, insanları tekrar yaratmaya da kâdirdir ve hiçbir şey O’nu âciz bırakamaz.” Zamahşerî de bu konuda Arapların bir atasözü olduğunu belirtiyor“Fî kulli şecerin nârun” Her ağaçta bir ateş vardır.Kadri Çelik MealiO, size yeşil ağaçtan bir ateş kılandır; böylece siz de ondan yakıyorsunuz.Bu ağaçlar, “Marh ve Afar” isimli iki ağaçtır. Araplar bu ağaçların yeşil dallarını birbirine sürterek ateş elde ederlerdi. Biz insanlar, eşyayı ve olayları bu açık gözle göremiyor, onu bilinçli his ile ölçüp tartmıyoruz. Dolayısı ile de eşya bizlere hayret verici esrarını göstermiyor, varlığı yaratan o yüce yaratıcıya ulaştırmıyor. Ağaca bu özelliği veren, her şeye karakterini veren ve sonra da onu fonksiyonunu yapmaya yönelten şüphesiz yüce yaratıcıdır.Mahmut Kısa MealiO Allah ki, sizin için yemyeşil ağaçlardan, insan hayatında çok önemli bir yere sahip olan ateşi yarattı ve işte siz, ondan elde ettiğiniz maddeleri yakarak hayatın birçok alanında Özdemir Meali“O ki sizin için Yeşil Ağaçlar’dan ateş yaptı. Nitekim siz onunla tutuşturup yakıyorsunuz”.Mehmet Çakır MealiYaş ağaçtan, sizin için ısı üreten Allah, herhalde çürümüş kemiğe de can Çoban MealiDüşünmüyorlar mı? Onlar faydalansın diye çöldeki yeşil ağaçtan ateş çıkarıyoruz. Ateş çıkaran ateşi yaratmasaydık ateşlerini ne ile yakacaklardı? Mehmet Okuyan MealiYeşil ağaçtan sizin için ateş yaratan da O’dur. İşte o ağaçtan tutuşturuyorsunuz. [*]Bu ayet Yüce Allah’ın her çeşit yaratmayı bildiği gerçeğinin ifadesi olarak zıtlardan zıtlar yarattığının bir delilidir. Bilindiği üzere “su” H2O’dan yani iki molekül hidrojen ile bir molekül oksijenin bir araya gelmesiyle elde edilir. Hidrojen yanıcı, oksijen ise yakıcıdır. İki zıt bir araya getirilerek ikisinin de zıddı olan söndürücü su yaratılmaktadır. Nûr 2443’te de belirtildiği gibi aslında bir ateş bileşimi olan şimşek ve yıldırımın yaratıldığı ortamdan ateşin zıddı olan su, dolu şeklinde buz olarak yaratılmaktadır. Yâsîn 3680’de ise bu defa yeşil yani yaş, ıslak, sulu olan ağaçlardan, onların birbirine sürtünmesinden suyun zıddı olan ateş Türk Meali“Hatta O size yeşil ağaçtan sürekli yakıp durduğunuz ateşi de yaratandır,” ¹1 Bu ağaç, merh ile afar denilen iki ağaçtır. İkisi de yemyeşil, suları damlarken merh, afara sürtülerek ateş çıkarılır ve bununla ikisi de yakılır. Ayrıca bu âyette, yemyeşil ağaçlardan elde edilen oduna da işaret Esed MealiO, yemyeşil ağaçtan sizin için bir ateş çıkarır ve onunla [kendi ateşinizi] yakarsınız”. ⁴⁷47 Karş. “her ağaçta bir ateş vardır” şeklindeki eski bir Arap atasözü Zemahşerî bu, yeşil -yani, su ihtiva eden- bitkilerin, kuruma veya insan tarafından kömürleştirilme yapma kömür suretiyle, yahut yer altında binlerce yıl zarfında petrol veya kömüre ayrışma yoluyla yakıta dönüşmesini anlatır. Mecazî olarak da bu “ateş”, yukarıda 77. ayette değinilen, insan aklının Allah vergisi sıcaklığını ve aydınlığını Çavdar MealiÖyle ki O, sizin için yaş ağaçtan ateş çıkartmıştır. Nitekim siz onunla ateş yakıyorsunuz. 56/71-72Mustafa İslamoğlu MealiO’dur yeşil ağaçta sizin için ateş var eden; bu sayede sizler ondan yakacak elde Nasuhi Bilmen MealiO Hâlık-ı Azîm ki, sizin için yemyeşil ağaçtan bir ateş vücuda getirmiştir de şimdi siz ondan yakıveriyorsunuz.»Suat Yıldırım MealiO'dur ki sizin için yeşil ağaçtan bir ateş yaratır, siz de onu tutuşturup durursunuz. Tefsirlerin çoğu bundan, yaş iken birbirine sürtülmekle ateş çıkaran çöl ağacı merh ve afâr’ın kasdedildiğini bildirirler. Çağdaş müelliflerden, petrolü oluşturan ağaçları düşünenler de Ateş MealiO size yeşil ağaçtan ateş yaptı da siz ondan ÂîÑòÎ Marh, ile ÙîáîÑ 'Afar denilen iki ağaçtır. İkisi de yemyeşil, suları damlarken Marh, çakmak gibi Afara sürülünce ateş çıkar. Bedevîler bunu bilirler. Ateşi, onun zıddı olan yeşil ağaçtan çıkarmağa kâdir olan Allah, ölüye can vermeğe de Tevfik 1927Size yeşil ve yaş ağaçdan ateş çıkarır ki ondan ocaklarınızı Vakfı MealiO sizin için yeşil ağaçtan ateş oluşturur, siz onu Piriş MealiSizin için yeşil ağaçtan ateş çıkaran O'dur. Nitekim siz onunla ateş Şimşek MealiSize yeşil ağaçtan ateş çıkaran Odur; siz de bu sayede ateşinizi tutuşturursunuz.2323 Zaman içinde bu konu başlıca üç şekilde yorumlanmıştır 1 İlk müfessirler, Arabistan’ın bazı bölgelerinde bulunan ve yaş iken birbirine sürtülünce ateş çıkaran merh ve afar adlı iki ağacın kastedildiğini düşünmüşlerdir. 2 Çağdaş yorumcular, daha çok, ağaçlar ile kömür ve petrol arasındaki ilişkiler üzerinde durmaktadırlar. 3 Ağaç ve ateş arasında, çok daha açık olan bir ilişki ise, oksijen ile ilgilidir. Çünkü ateş ancak oksijenle var olur; oksijen ise ağaçlar tarafından üretilir. Üstelik fotosentez yoluyla gerçekleşen bu üretim, ağacın yeşilliğiyle de doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla, bizim tutuşturduğumuz her ateş de, yeşil ağaçtan çıkan oksijenle yanar. Ancak on sekizinci yüzyılın sonlarına kadar insanlığın ne oksijenden haberi vardı, ne de onun veya ateşin bitkilerle Nuri Öztürk MealiO size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu da siz ondan tutuşturup Anadolu Türkçesiol kim eyledi sizüñ içün yaşılaġaçdan od pes ol vaķt siz andan od Altı Meal 1534Ol Tañrı Taālā ki sizüñ‐çün yaşıl yaş aġaçdan od yaratdı. Pes siz andanyandurursız maṣlaḥat‐ O yaradan ki, sizin üçün yaşıl ağacdan Ərəbistanda bitən mərx və ifar ağaclarından od əmələ gətirdi. Budur, siz indi ondan o iki ağacı bir-birinə sürtməklə od yandırırsınız”.M. Pickthall EnglishWho hath appointed for you fire from the green tree, and behold! ye kindle from Ali English"The same Who produces for you fire out of4026 the green tree, when behold! ye kindle therewith your own fires!4026 Even older and more primitive than the method of striking fire against steel and flint is the method of using twigs of trees for the purpose. In the 14th edition, 9262, will be found a picture of British Guyana boys making a fire by rotating a stick in a round hole in a piece of wood lying on the ground. The Arab methord was to use a woodden instument called the Zinad. It consisted of two pieces to be rubbed together. The upper was called the 'Ajar or Zand, and the lower the Markh. The Markh is a twig from a kind of spreading tree, the Cynanchuin viminale, of which the branches are bare, without leaves or thorns. When they are tangled together, and a wind blows, they get ignited and strike fire Lane's Arabic Lexicon. In modern Arabic Zand is by analogy applied to the flint piece used for striking fire with steel. cilt 01; sayfa 458[AĞAÇ - Bekir Topaloğlu]belirtmiş bk. Buhârî, “Şirb”, 9; Ebû Dâvûd, “Zekât”, 41; İbn Mâce, “Edeb”, 8, bir diğerinde de şöyle demiştir “Bir müslümanın diktiği ağaçtan insanların yedikleri, çaldıkları, kuşların ve öteki hayvanların yedikleri, kısacası herhangi bir canlının o ağaçtan faydalandığı her şey onu dikip yetiştiren için makbul bir sadakadır” Müslim, “Müsâkāt”, 7. Muhaddisler, eserlerinde ağaç dikmenin, sulamanın, yetiştirmenin ve korumanın önemi hakkında çeşitli bölümler düzenlemişler, konuyla ilgili kavlî ve fiilî sünnetten örnekler vermişlerdir bk. Wensinck, “şecer” md..İslâm dininde insanların ve diğer canlıların sağlığı, beslenmesi, çeşitli geçim vasıtalarının sağlanması için çok gerekli olan ağacın korunması, lüzumsuz yere kesilmemesi konusuna da önem verilmiştir. Mekke’nin harem*inde bulunan ağaçların kesilmesi, bitkilerin koparılması Hz. İbrâhim’den itibaren yasaklanmıştır. Hz. Peygamber, Medine’de de belli sınırlar içinde bir harem tayin etmiş, bu sınırlar içinde ağaç kesen ve uygunsuz davranışta bulunan kimseye, “Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerine olsun” diyerek bedduada bulunmuştur Buhârî, “Medîne”, 1; Ebû Dâvûd, “Menâsik”, 95, 99; Müsned, I, 119. Yine Resûl-i Ekrem Tâifliler’e yazdığı mektupta emirnâme şehrin ağaçlarının kesilmeyeceğini, belli koruluklarda avlanmanın yasaklandığını, bu yasakları çiğneyene ibret verici cezaların uygulanacağını belirtmiştir bk. M. Hamîdullah, s. 159, 161.Ağacın Hz. Peygamber’in mûcizeleri açısından da ayrı bir önemi vardır. Siyer ve hadis kitaplarının kaydettiğine göre, özellikle peygamberliğinin yaklaştığı günlerde ve daha sonraki dönemlerde dolaştığı yörelerdeki ağaçlar onu, “Esselâmü aleyke yâ Resûlellah!” diyerek selâmlıyorlardı bk. İbn Hişâm, I, 234-235; Tirmizî, “Menâkıb”, 6. Ayrıca mûcize kabilinden bir ağacın yerinden ayrılarak Peygamber’in huzuruna geldiği, sonra da yerine döndüğü rivayet edilir bk. İbn Mâce, “Fiten” 23; ayrıca bk. MÛCİZE.Kur’ân-ı Kerîm’de cennet tasvir edilirken ağaçlardan, bunların sarmaş dolaş dallarından, yeşilliğinden, meyve ve gölgesinden bahsedilmiş, çeşitli hadislerde de cennet ağaçlarının bazı özellikleri hakkında bilgiler verilmiştir bk. İbn Kesîr, II, 252-263. Yine bazı hadislerde müminlerin ruhlarının yeşil kuşlar görünümünde cennet ağacına tutundukları belirtilmiştir bk. Tirmizî, “Fezâilü’l-cihâd”, 13; İbn Mâce, “Cenâiz”, 4, “Zühd”, 32. Ancak bu tasvir, kıyametin vukuundan ve fiilen cennete girmeden önceki âhiret hayatına dair olmalıdır bk. CENNET.Kur’an’da ağaçlardan elde edilen ve insan hayatı için büyük önem taşıyan meyvelere de temas edilerek bunların, Allah’ın kullarına birer ikramı olduğuna dikkat çekilmektedir bk. M. F. Abdülbâkı, “fâkihe”, “fevâkih” Bunun gibi ağaçların sağladığı gölgenin de önemli bir nimet ve imkân olduğuna işaret edilmektedir bk. “fâkihe”, “fevâkih”, “zıl” Kerîm’de özel vasıflarıyla anılan, övgü veya yergi ile anlatılan belli ağaçlar da vardır. Tûrisînâ’da yetiştiği, zeytin ve zeytinyağı sağladığı bildirilen ağacın bk. el-Müminûn 23/20 zeytin ağacı olduğunda ittifak vardır. Tûr’da Hz. Mûsâ’ya nâzil olan vahiy bir ağaç vasıtasıyla, yani ağaçtan seslenilerek gelmiştir bk. el-Kasas 28/30. Tefsirlerde bunun ne tür bir ağaç olduğu konusu tartışılmış ve unnâb, semüre-mugaylân dikeni, sincan dikeni veya Mûsâ ağacı, ulleyk sarmaşık veya böğürtlen olabileceği ileri sürülmüştür bk. Elmalılı, V, 3730. Kur’an’da özellikle anılan ağaçlar şunlardırŞecer-i ahdar. “Yeşil ağaç” demek olup ilmi ve kudreti her şeye yeten Allah’ın bu ağaçtan ateş meydana getirdiği ve bunu insanların hizmetine verdiği belirtilir bk. Yâsîn 36/79-81; el-Vâkıa 56/71-73. Müfessirler, şecer-i ahdarın çölde yetişen ve birbirine sürtüldüğü takdirde yaşken bile ateş çıkardığı bilinen merh ve afar ağacı olabileceğini belirtmişlerdir. Bazı çağdaş müfessirler bu tür âyetlerde elektriğin icadına da bir işaretin bulunduğu görüşündedirler bk. Âlûsî, XXIII, 55-56; XXVII, 149-150; Elmalılı, VI, 4042; VII, 4718-4719. Şecer-i ahdarı mutlak mânada ağaç, ağaç fosillerinden oluşan kömür olarak anlamak da “Ebediyet ağacı” demektir. Kur’an’da, Âdem ile Havvâ’nın bu ağaca yaklaşmaktan menedildikleri bildirilmekte bk. el-Bakara 2/35; el-Arâf 7/19, ancak şeytanın, yasaklanan bu ağacı “ebedî hayat ve saltanatın kaynağı” şeklinde takdim ederek onların bu ilâhî yasağı çiğnemelerine sebep olduğu anlatılmaktadır bk. Tâhâ 20/120; krş. el-Arâf 7/20-22; ayrıca bk. ÂDEM. Âdem ve Havvâ’dan kendisine yaklaşmamaları istenen ve bazı âyetlerde sadece “şu ağaç” hëryàs^LA h%H, ibâresiyle geçen bu ağaç, dinî ve edebî literatürümüzde “şecere-i memnûa” olarak da melûne. Lânetlenmiş ağaçtan maksat zakkum*dur bk. Buhârî, “Tefsîr”, 17/9; mübâreke. “Allah göklerin ve yerin nurudur...” en-Nûr 24/35 meâliyle başlayan âyette geçen “mübârek ağaç” terkibi, aynı âyetin devamında zeytin diye açıklanmış ve bu özel zeytin ağacının ne doğuya ne de batıya nisbet edilemeyeceği, yağının yanmadığı halde bile çevresini aydınlattığı ifade edilmiştir. Bu ağacın elektriği temsil ettiğini söylemek mümkündür. Bundan başka söz konusu âyetteki “mübârek ağaç” tâbiriyle İslâm dini, nübüvvet müessesesi, Hz. İbrâhim gibi tarih boyunca insanlığın hidayete ulaşmasında büyük önem taşıyan müessese veya kişiler kastedilmiş olabilir bk. Elmalılı, V, 3522-3523; Ö. R. Doğrul, İTA, I, 119; H. B. Çantay, II, 634-635, ayrıca bk. NUR.Şeceretü’r-rıdvân. Hicretin altıncı yılında Hudeybiye Musâlahası’ndan önceki nazik ve tehlikeli devrede müslümanların Hz. Peygamber’e ettikleri biata beyatürrıdvân, gölgesinde bu biatın yapıldığı ağaca da Allah’ın hoşnutluğuna lâyık bir olayın hâtırasını taşıması dolayısıyla şeceretü’r-rıdvân hoşnutluk ağacı denilmiştir bk. el-Feth 48/18. Kaynaklar bu ağacın mugaylân türünden semüre ağacı olduğunu belirtmektedir. Beyatürrıdvân’da hazır bulunan Müseyyeb b. Hazn’ın ifadesine göre, biata iştirak eden sahâbîler bir yıl sonraki ziyaretleri sırasında yerini unuttukları için ağacı bulamamışlardır. Ancak müteakip yıllarda şeceretü’r-rıdvân veya onun yerine başka bir ağaç ziyaret edilerek altında namaz kılınmaya başlanmış, durumu öğrenen Halife Ömer, zamanla kutsallaştırılacağı kaygısıyla bu ağacı kestirmiştir bk. Buhârî, “Megazî”, 35; Ö. R. Doğrul, İTA, I, 120-121.Şecere-i tayyibe, şecere-i habîse. Kur’ân-ı Kerîm’de güzel söz kelime-i tayyibe iyi ağaca, kötü söz kelime-i habîse de kötü ağaca benzetilmiştir bk. İbrâhîm 14/24, 26. Bu âyetlerde “güzel söz” ve “kötü söz”den ne kastedildiği hakkında bilgi verilmemekle beraber iyi ve kötü ağaç tasvir edilmektedir. Buna göre iyi ağaç şecere-i tayyibe, kökü sağlam, göğe

merh ve afar ağaçları video